Bir gizli hüzünle, ırmağa akar,
Aheste aheste, çoban çeşmesi.
Gören sanır mahkûm, cellâda bakar,
Bir açık kafeste, çoban çeşmesi.
Sarmış etrafını, kara çalılar,
Bulmuş yatağını, telaşla çağlar,
Feryat figanını, duyanlar ağlar,
Bir kederli seste, çoban çeşmesi.
Romanlar yazılmış, taşı silinmez,
Dumanlar bastırmış, başı görünmez,
Dağlara yaslanmış, yaşı bilinmez,
Bir nihavent beste, çoban çeşmesi.
Ne yüz yunanı var, ne de içeni,
Hâlbuki bitmezdi, gelip geçeni,
Şimdi seyrediyor, konup göçeni,
Bir tükenmez yasta, çoban çeşmesi.
Kayıt Tarihi : 1.1.2009 23:16:00
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
![Zehra Atasoy](https://www.antoloji.com/i/siir/2009/01/01/coban-cesmesi-10.jpg)
nefis tampuan
Birol Hepgüler.
Işınlandı izninizle.
Paylaşım için teşekkürler.
Bilumum her bir olgusuyla siir gibi siir budur iste !
Sevgiler siir sevdalisi yüreginize !
Gurbetten Bir CAN !
TÜM YORUMLAR (22)