Meleyip doğdukça, ovalar eşiğinde
Çobana bir yoldaş, olurmuş eşeğinde
Dönüp gidiyorken, sallanan beşiğinde
Kuzular uyurmuş, heybeden döşeğinde.
Sürü köye koşup durur soluk soluğa
Sularına doğru, meler varır oluğa
İçtikçe can verir, ciğerleri yanığa
Kandıkça renk gelir, benizleri soluğa.
Bir koyun yanarmış, yangın yanı başında
Suları söndürmez, döner kuyu başında
Çoban salıverir, sen der uyu başında
Kuzusuna kanar, dingin suyu başında.
Vakti gelip hava serin olduğu zaman
Sürüsüyle onu bekler durur bir yaban
Kavalını alıp, yolda çalarken çoban
O mahir parmaklar, oynar durur pek yaman.
Akşam olup güneş kaşlarını çatarken
Gökte yorgun düşüp, ufuklarda batarken
Çoban dönüp bakar, yıldız kayıp giderken
Sigarasın çekip, yorgunluğun atarken.
Türküsünü söyler, nice yürek dağlarmış
Bağırları taştan çınlar yüce dağlarmış
Binler gönül eyler, binler gönül bağlarmış
O an yer gök inler, sanki yer gök ağlarmış.
Vakit hayli akar, gayrı çöker karanlık
Çobanlar dağlarda, beraberdir o anlık
Dumanlar tüterken, döker durur çaydanlık
Yarenlik biterken, çıkar gelir aydınlık.
Kayıt Tarihi : 12.6.2025 13:28:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!