su, su suluyor, virane zamanda:
susuluyor.
henüz başladı tomurcuklanma,
daha ne vakit açar, kim bilir.
kapanmazsa ışık, ters yüz eder
anları, ansıma.
geçmiş, -Dünya'nın tüm geçmişi-
ana babamız; bizler, tüm geleceğin
ebeveynleri; suluyor su, bayıldı zaman,
susuluyor.
*
zavallı Kiran!
onu deniz bile kustu.
okyanustan dönendi belki: gönendirmeye;
fakat, zavallı Kiran!
hiç uslanmadı;
çok fırsat sundular ona
çok affedildi
çok sevildi!
çok...
zerre taviz vermedi karakterinden
değişmezlik yasasıydı,
türün ömrünün.
*
bir de üstesinden gelemediğimiz
şu iki mesele:
eskime ve kirlenme;
artçılar: yıpranma ve kirlenme;
branşçılar: bozulma ve kirlenme..
uğulduyor yer-gök (ilk duyum)
daha çok bulunurlar;
yanılma oluvermese!
uzaktan görünen yapı köşeli,
yuvarlak gelivermişse demek:
ey, John; Johann, Jakob,
-J- nin takdiri gücünü veren!
bir potansiyel gelecekte,
bir bezelyeden daha küçük süreçte,
hedeflerinde hizalanmak için
ihtiyacın olacak, bu ener-J-iye
tümseğinden mükemmel bir vuruluşla
H moduna geçmek için.
aşçılar ve madenciler gibi şair de
erişebildiği malzemeyle sınırlı.
bir kanal daha açıyor, acılı parmaklar
bağlantısız organlaşmış bedeninden
yadırgıyor zihin ifrazatlarını
hapşırıyorsun ya yine: çok yaşa!
sağlık ve sinerle.
sinerle.
*
"bu binevi Kutsal Kâse!" diyor Chang.
*
sinsin örgenliğin, özdekliğin
sinsin de el arttırılsın, gider ayak
sabahları iki damla;
sanki iki damlada hallolcak şey bu!
evini kendin temizle;
yemeğini kendin pişir;
kendi teorini yaz,
somut bir karşılaşma dile, kendinle.
buradaki şey ne biliyor musun?
çöplüğümüz.
ne var ne yoksa içimizde
buraya boşalıyor, ve pırr! kaçıyoruz..
dönüp baktığımızda
bir arıtma tesisi gibi işlediğini fark ediyoruz,
çöplüğün.
ne buluyoruz burada bir ümit:
bir kurtuluş umudu mu?
kurtulmuyor ki kimse,
kimse kurtulmuyor!!
tam tersine esirleşmiş;
izlenen bu: esareti.
susuluyor.
*
herkes bir gün görünmez olacak.
ha, gönül ister ki
hikâye farklı gelişsin bu kez
bir kez farklı sonlansın;
yoo! yoo!! bu da yetmez!
gönül isterdi ki hiç bitmesin, hikâyemiz!
işte burada, büyük kırmızı nokta;
en parlak nesnesi belirli zamanlarda
Mars'tan da Venüs'ten de
kozmik elektrik süpürgesi, Jüpiter'i
gizemli büyük mavi lekesi
uzay tarlasında: gönül..
bir gönül var: gönül!
güzel insanlar,
cehalet yoktur,
yürüyen bu bağıntısız cihazı,
taşıyanamak vardır.
küçücücük bir çekirdek,
ne kadar ağır olabilir: tonlarca...
hayır, o tüyden bile hafifti
ve toz zerresi kadar da uçucu...
sahnemize bakalım:
değişim dönüşüm için durduğumuz bu yerde
apaçık izlediğimiz, çöplüğümüzdeki
gözümüze gözümüze soktuğumuz, kendimize:
her biri bir yerlerde savaş halinde
her biri bir yerde kuşatılmış
kendi yaşam savaşında her biri bir yerde Hero;
kırıp geçirip, kırıp geçiriliyor insan, daha insanca...
*
defterde, hâlâ o çıplak, taşplak cızırtısı.
*
şimdi başlayan tomurcuklanma:
yapay köklerinden tutunuyor
yapay toprağa, geçmişten hemen önceki
geçmişten hemen sonraki, yapaysı çiçek:
onlarca yıllık soruya cevap bulmaya:
"Bir hata mı yine yoksa bu?"
yaptı.
ama mutlu şeydi, çiçeklik.
*
"o ezeli şair, gençlik" diyordu Lewis,
muhtemelen henüz bu, olmayan,
'geçişe yol açan' şeye; asla bilemezsin.
*
adam, put, insan boyutlu,
duruyor yüzü penceresine dönük
dışarısına bakıyor elleri ceplerinde,
kolları iki kulplu testi duruşu, arkadan
insan boyutlu...
susuluyor.
*
senin cehennem bekçin O!
*
hiç sormuyorsunuz:
bu kadın neden korkmuyor, diye...
peki, bari kendinize sorun:
neden korkuyorum, diye...
sorun, kendinize hadi, sorun...
şimşekten korkuyorum
gök gürültüsünden ilk zamandan beri
fırtınadan, selden, kasırgadan, depremden
o ilk günden beri
soğuktan donmaktan
sıcaktan yanmaktan: ateşten gömlekten
eğilip bükülmekten, çarpılmaktan, boğulmaktan, gömülmekten
korkuyorum
karanlıktan
yalnızlıktan
yalnızlıktan ölmekten
ölmekten, ölememekten...
temelli...
en temeli, hepsi ölüme varan korkularla korkuyorsun.
tamam.
düşün ki:
aslında hiç de korkutmak değildi niyeti,
O'nun.
*
nokta'nın yanında bir başka nokta
görünmekte bu mesafeden,
kuyular nokta nokta.
sürüsünü güdercesine çoban faaliyetleri
fikirler, kuruntular, bağlanır işaretleri
iki levhanın, levhalar arası:
aynı suyu içmiyoruz belli ki.
belli.
*
toplandı büyülü meyveler
dallar hafifsemiştir;
ufaklar büyüyene, geçer bivakit:
bibaşka işe, ufka, bakmalı.
*
hepsini kurtaramazsın, NUH!
seçmek zorundasın yine;
geminin -bu deniz atının- mekiğin
doldu kapasitesi, son yolcu bindi!!
afet geliyor yine yeni bir afet
filikalar çekilsin!!
çekildi filikalar.
*
sinek yiyen olaydık,
sinekten besleniyo olaydık,
örümcek olmak gerekirdi.
sinekten beslenen örümcek ile,
besleniyor olaydık:
örümcek yiyen olur ve birer
çizgili örümcek avcısı olurduk.
belki.
eğer insan kanıyla besleniyor,
insan yiyip içiyorsak, biz ne?,
hangi hayvanız.
fakat hayvanız; 'ne'miz, eksik.
*
fosilden yakıt: fiziksel dönüşüm
antikadan değer: kentsel dönüşüm
geçmişten gelecek: zihinsel dönüşüm,
tekmili birden sahnelerde: işte!
düşünsel sürü'm.
*
ve o, aynı plak cızırtısı, defterde.
aynı levha kazıcısı, cızırtıyı deşifreleyen...
çağının diline.
ne kadar ilerde olabilir ki O,
dünden?
ve karar verilemiyor: amaç ne?
'geçmesin günümüz sevgili yasla...'
geçmesi gerek fakat artık bu dönemin,
bu çağ bitmeli.
yetenekler artıyor fakat hepsi de
pimi çekilmiş birer bomba...
kendimiz, kendi elimizde patlama...
BUMM!!!
*
gerçek mi gerçekten? hangisi gerçek?
şüphe bulutları tepemizde dolanı dolanı
ha yağdı ha yağacak, esip gürleyerek
berbat olacak yine üst baş.
ne diyordu ben?
"Ben neden korkmuyorum ve siz
neden sormuyorsunuz, kendinize de:
Ben neden korkuyorum, diye?"
hep sırtından atmak ister dünya:
bu vahşi hayvan; hiç iyi bir şeyleri
hak etmeyen, birer yükmüşüz gibi.
bir el var -bana bağlı da bir uzuv-
ama bağımsız da benden, bedeninden.
El benim emrimde değil de sanki
ben elin emrine amade, körü körüne;
doğuş'la yok oluş aynı düzlemde:
biri giderken diğeri gelir
biri başlarken diğeri biter
biri söner diğeri yanar
eskisi kaldığı müddetçe yeniyi çekiştirir
eteğinden eteğinden, alıkor yeniyi
yeni olmaktan. yeni de yeniliğini yaşatamazsa
gerek yoktur olmasına da, doğmasına da.
eski sürdürecekse saltanatını
ihtiyaç yoktur yeniye;
yeniye ihtiyaç, ortada eskiye dair
hiçbir iz kalmadığında mümkün.
yok olsun ki bu dünya
yeni bir dünya olarak doğsun
bir yeni dünya.
şimdi çıkar savaş fırtınalarını
imha et etini,
kopar kafanı,
infilak ettir kendini
yeni beni doğurman için
feda et eski denen bedeninden, beni.
*
ve işte uyuyan devi uyandırmıştır.
sormaya başlamıştır o da:
neden beni uykumdan uyandırdınız?
herkes hareketsiz ve uyur-gezer durumdadır;
ça ça çağ-
teknik ilerlese de düşünce ve mantık aynı oranda gelişmiyordur
insan düşünme yeteneğiyle:
iyi düşündü;
güzel söyledi;
sağlam yaptı:
hah! işte!
her şey bir başka şeyi tetikler
her olgu başka olguyu doğurur
her kırılma başka kırılmalara çekirdeklenir
yumurtasından kabuğunu kendi gücüyle
çıtlatabilen civciv güçlüdür
kısıtlanmaları kendi gücüyle aşan kişi güçlüdür
cehennemden kendi gücüyle çıkan
cennete kavuşabilir
ödülü kendi değerleriyle hak etmişler
saygıya değerdirler
başka türlüsü de olur, olmaz değildir:
çiçeklenme çiçeklenmeyi
böceklenme böceklenmeyi
ne demiştin: düşünce araştırmanın sonucudur
bir düşüncemiz varsa bu,
ulaşılmış bir sonuç olduğundan, vardır:
anlamıyor musun?,
zayıfsan binerler tepene!
ki bir kişi başı, kibrit çöpü kadardır
kendini tutuşturur, kendi eliyle
şiddetsiz bir karşı üfürüşte bile
bi cigarayı tutuşturamaz, parlayıp
sönüverir, o kadarsındır!
dostları benzin mazot
kardeşleri çıra akrabaları orman olmazsa
bir yangın yeri başlatamazsın!
eleştiriye mağlub edip kendini
ağız dalaşı yapacağına çekil köşene
çekiç gibi dirençli kitaplar yaz
takıntı yapacağına, bırak insin
kafalarına tak tak.
tak!
oysa onlar her önlerine çıkanı
ezip geçmek ister zaten
onların işi bu, kimse onlardan iyi olmasın
isterler, hatta hiç olmasın
doğmasın isterler.
oku, düşün, taşın;
bilgini müsrifçe harcayıp
heba etme kendini.
sen neden böyle yapmıyorsun, diyorsan;
bakma sen bana, korkağın tekiyim ben de.
bildiğinden ezileceğini çıkartmıyorum
burnumu hiç; hay Allah'ım, ne gevezelik.
aklın da çekmeceleri olduğu doğrudur, aklın da!!
neyi hangi çekmecesine atıyorsa artık
ara ki bulasın lazım olunca, değil mi?
tabii!
aklımda hiçbir şey kalmadı, bak!
boşalttım bütün çekmeceleri.
taşınıyoruz çünkü:
geleceğe.
Kayıt Tarihi : 22.10.2024 10:28:00
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
![Habibe Merih Atalay](https://www.antoloji.com/i/siir/2024/10/22/cizirti.jpg)
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!