Yine dizlerimizin üzerindeyiz
Yorgun, ısırılmış ve alevler içinde
Uçuşan ne çok şey var
Mesela kanatlarımız, kül ve duman
Yazdan kalan o çıplak boyun kokusu
Su unutulmuş beyaz rüyalar
Dilimiz bir dilaltı mezarlığı
Ve dişlerimiz kırık
Dişlerimiz sallanan birer mezar taşı
Patlamalardan bahsetmeyi unuttum
Uçuşan ne çok şey var
İçindeki her şeyle, parçalanmış hatıralar ve
Bütün duaları yutan, gölgesiz kuyularıyla
Buzdan, ateşten, tozdan ayırt edilemeyen
Yüzümüz bir tarafta
Dün sesli ve metanetli
Kalbimiz toprağa eğilen gül çalıları gibiydi
Biriken bir şeydi hayat
Uçurum duvarları, pullu sırtlarıyla
Ağız dolusu et, et dolu yeryüzü
Ve bu beton ağızlı ayrıcalık
O yaratır, biz çürürdük
Çürümüşlere kim merhamet eder
Kim kusurlu yapraklarını döker
Öldüren bir şeydi hayat
Ve ağlayabilseydik yaşatabilirdi gözlerimiz
Kemikler ve kalpleri
Bizi örümceklere geri getiren
Ve adına varlık denen bu ağla(n)manın Tanrısı
Yapışan ne çok şey var!
Kemikler ve kalpler…
Ağın dar, dişlerin garazkar
Dizlerimizin üzerindeyiz
Ağzımız bir tarafta
Susulan ne çok şey var!
mç.
Mehtap CalgıcKayıt Tarihi : 11.4.2022 13:19:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!