Dünyanın çivisi çıktı çıkalı
Her türlü pisliği net görüyoruz.
Her yanı doldurmuş iti çakalı,
Emilmiş çok haram süt görüyoruz.
Güçlü, her davadan temiz çıkıyor;
Garibe yenecek omuz çıkıyor;
Salamdan, sosisten domuz çıkıyor;
Sucuğun içinde at görüyoruz.
Dünyanın hâkimi hep ahlaksızlar;
Biz, yerinde sayan basamaksızlar.
Hakkımızdan geliyorlar haksızlar,
Şah çektim sanırken mat görüyoruz.
Saadet zinciri, kripto para;
Son kuruşa kadar verir fukara.
Döviz çıkar, iner, düşürür dara:
Soy, soğana çevir, üt görüyoruz.
Devir obez devri, arttı yamyamlar;
Bıngıl bıngıl her taraftan yağ damlar;
Elli kilo verdim diyor adamlar;
Daha verilecek but görüyoruz.
Mal mülk bol, zekâtı getirmez yâda;
Para bulunmamış sanki Lidya'da.
Keli, göbekliyi sosyal medyada
Senden benden daha fit görüyoruz.
Yoksulu düşkünü gören yok değil;
Tatlı dille sevgi ören yok değil;
Selâm-sabah alıp veren yok değil;
Ama şu gerçek ki, kıt görüyoruz.
Çoğu: Kurşununa hedef, ruletin;
Çoğu: Müşterisi, çıkmaz biletin.
Ardını silmekten aciz veletin
Arka cebinde çift hat görüyoruz.
Gençlik desen sınavında-testinde,
Sanki Arap atlar yarış pistinde.
Bir çoğunun heyheyleri üstünde:
Ağzımızı açsak, höt görüyoruz.
Suratsızlar gönlümüzü çelmiyor;
Her biri bir beton, matkap delmiyor.
Beyinlere bakasımız gelmiyor;
Gâhi saman, gâhi ot görüyoruz.
Eğitim sistemi kırdı kirişi,
Çoktan belli perşembenin gelişi.
Sıfırcı hocalar azıttı işi,
Sıfırın altında not görüyoruz.
Kırmızı ışıkta koşar yayalar,
Sanki şehre inmiş Aztek, Mayalar.
Sorumsuzluk trafiği oyalar,
Kavşaklarda daat daat düüt görüyoruz.
Şu çarşı merkezi evvel otlukmuş,
Beton değil kurda kuşa yurtlukmuş,
Buraları bir zamanlar dutlukmuş,
Bu zamanda nerde dut görüyoruz?!
Hakk'a bakışımız batılla gözdeş,
Müslüman kâfirle nerdeyse sözdeş.
Bütün aromalar "doğala özdeş",
Sahte koku, sahte tat görüyoruz.
Ağa bağlananı weble bozdular,
Parayı seveni ceple bozdular,
Estetik hissini rap'le bozdular,
Boynu bükük tambur, ud görüyoruz.
Kimisi Allah der, taptığı uymaz;
Güya yolu Hak'tır, saptığı uymaz;
Ağzından çıkanla yaptığı uymaz;
Söz ile fiili zıt görüyoruz.
Tanımazsın dünün evliyâsını,
Devralır şeytanın vardiyasını.
Bir vaktin yol kesen eşkiyâsını
Bir vakit önemli zat görüyoruz.
Ne davet var ne davete icabet;
İnsan artık kendi cinsine gurbet;
Masal oldu şiir, sohbet, muhabbet;
Söz namına ancak chat görüyoruz.
İnsandan çıkıyor hırsız ve arsız,
İnsanım diyenler iş yapmaz kârsız.
Allah'ın hayvanı daha zararsız;
İnsan için alarm, çit görüyoruz.
Her haltı yiyoruz, olsa da kerih;
Çoktan parsellendi Ay, Venüs, Merih;
Nakitten önemli değil ya tarih;
İmara açılmış sit görüyoruz.
Kul çöpünü yere göğe yayıyor,
Varı yoğu kimyasala boyuyor,
Kuşun karnı plastikle doyuyor,
Denizin dibinde pet görüyoruz.
Küresel ısınma geldi, terletti;
Türlü silah feryatları gürletti;
Ahir zaman hepimizi kirletti;
En temizimizde bit görüyoruz.
Yarasada virüs, ozonda çatlak;
Türümüz kendini etmekte helak.
Birileri diyor: "Gelecek parlak."
Buradan bakınca mat görüyoruz.
Tutunacak bütün ipler çürürken;
Kervan tedirgindir, itler ürürken.
Pirincin taşını fazla görürken
Soyadan, kırmızı et görüyoruz.
Ayrılmadan boynuzlarlar gideni,
Olunmaz ki bu kadar da medenî.
Giyinmek örtmüyor artık bedeni,
Sokağa çıktıkça g.. görüyoruz.
İstediğin kadar kendini savun;
Kabak gibi karpuz, leş gibi kavun.
Bir yanda fink atar Nemrut, Firavun;
Bir yanda millet-i Lut görüyoruz.
Çırpınır müezzin, çırpınır ozan;
Duymaz haddi aşan, işitmez azan;
Huzur verecekken kalplere ezan
Ses yalıtımından set görüyoruz.
İliklerimize sinmiş siyaset;
Bunu öv, ona söv, otur rahat et.
Liderimiz Mehdî, gerisi lânet;
Alnında, yüzünde kut görüyoruz.
Öğüt verme uslandırmaz taşkını,
Olsa olsa uyandırır şaşkını.
Abartma peşinde herkes aşkını,
İnsana bakınca put görüyoruz.
Şehirler yıkılır, hani, meseldir;
Duymayana her söz viyolonseldir;
Sorsan kabahatli heyelan, seldir;
Dere yatağında kat görüyoruz.
Felek bir alâmet, binduk gideruk;
İlânı muhayyer, kaputu vuruk;
Gerçeğin başında kırk çeşit peruk;
Bir bele kadar, bir küt görüyoruz.
Her yere değdi bak Levent'in taşı;
Çok gördü geçirdi, ellidir yaşı.
Uzak olsun bizden tamu ataşı;
Yoksa akıbeti bet görüyoruz.
Kayıt Tarihi : 2.4.2022 05:30:00
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
![Levent Topludal](https://www.antoloji.com/i/siir/2022/04/02/civi-48.jpg)
Mehdi, hidayete eren ve hidayete erdiren demektir ki, Bu vasıf - peygamberler dahil- beşeri bir vasıf değil, Allah-c.c-'ün vasfıdır. Çünkü Allah Kur'anın bir çok ayetinde hidayet verici olanın sadece kendisi olduğunu ve peygamberlerinse sadece birer, uyarıcı, müjdeleyici ve tebliğ eden şahitler olduğunu beyan eder. Zaten Kur'anda mehdi isimli ve ya unvanlı bir kişinin çıkıp alemi ıslah edeceğini anlatan tek bir ayet yoktur. Bu gibi rivayetlerin tamamı da uydurmadır. Çünkü Allah, bir çok ayetinde insanların tamamının hidayete gelmelerinin söz konusu olmadığını ve olamayacağını, çünkü bunun onun sünnetullahına/adetullahına mugayir olduğunu net bir şekilde beyan eder.
Hayırlı çalışmalar ve hayırlı Ramazanlar dilerim.
Teşekkürler Cihat Bey. Hayırlı ramazanlar.
TÜM YORUMLAR (2)