Hayattan düşleri olan bir çocuk tanıdım
Üsküdar’da mendil satıyordu elleri
Ve para doluyordu cepleri.
Büfenin birinde goralı yiyen bir liseli tanıdım
Jöleli saçları sevdiği kızın kahverengi gözleri kadar sertti.
Vapur gişesinden bir jeton aldım
Biletçi şiddetle bozuk para almayı arzulamaktaydı
Ve elleri demirden aşınmıştı
Vapurda en arkaya geçtim
Sigara yakmadım hava kirlenir diye
Soğuğu çektim içime derin derin
Beyaz bir duman üfledim.
Mısır Çarşısı’ndan bir avuç safran aldım sarılığı ruhumu büyüledi.
Pandeli’de zeytinyağlı fasulye yiyen, zeytinyağını sürekli üzerine döken bir çocuk gördüm.
Siyah saçları söyledi kokladığı havanın temizliğini.
Dudaklarının etrafındaki zeytinyağlarını siliyordu annesi
Güldü dişleri beni görünce
Güldüm.
Anlamsız bir şiiri hatırlamaya çalıştım kestane yerken
Ağzım doluyken mırıldandım
Sıcaklığın isi doldurdu ağzımı sis gibi.
Göremedim.
Harem’de gişe kuyruğunda bekledim.
Sıra bana gelince ayrıldım ayaklarımın şiştiği yerden.
Keşke beni ilk bu sırada görseydin diye geçirdim içimden, keşke bu sırada beklerken Öpseydim seni ilk.
Avucum paltomun sıcaklığında elleri yok diye martıları arayarak ağladı gözlerim.
Cebimdeki kestane kabuğu çıtırdadı yalnızlığımı.
Kayıt Tarihi : 13.6.2004 15:48:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!