Çise Ve Sarıkız Şiiri - Yorumlar

Veysel Başer
8

ŞİİR


0

TAKİPÇİ

Çise, gece söylediklerini sabahın köründe eksiksiz yerine getirerek babasını hayır dualarla İzmir’e uğurladı. Terasta otururken, güneşin Kaz Dağı’na vuruşuna baktı uzun uzadıya. Dünkü yanan yer, yeşillikler arasında kara bir leke olarak belli oluyordu. Kaz Dağı o kadar yakın görünüyordu ki, atlayıp tepesine çıkası geldi. Sarıkız gibi kaz gütmek istedi. Kaz Dağı’na çıkarak Sarıkız’ın türbesini ziyaret eden bir sınıf arkadaşının anlattıklarını anımsadı…

Söylenceye göre Sarıkız, sarışın, ipek gibi saçları olan çok güzel bir kızmış. Kaz güdermiş. Günlerden bir gün bir oğlanla karşılaşmış. Oğlanın yanık bakışıyla taze yüreği pırpır edivermiş. Buluştukça birbirlerine akmış gönülleri. Özde Türk ve Müslüman oldukları halde, Alevi-Sünni ayrımcılığı tokmak gibi inmiş başlarına. İki tarafın katı yüreklileri, böyle bir sevdaya şiddetle karşı çıkmışlar. Öyle ki, Alevi bir oğlanın Sünni bir kızı sevmesi övgü ve destek görürken, Sünni bir oğlana gönül veren Sarıkız’a çok görülmüş bu hak. Üstelik, asılsız iftiralara uğramış. Savunma hakkı bile verilmeden hakkında ölüm fermanı çıkarılmış. Sarıkız’ın babası, sözde örf olan bu fermanı uygulamaya mecbur kalmış. Kazları birlikte gütme bahanesiyle kızını ormana götürmüş. Öldürüleceğini anlayan Sarıkız, “Ben sadece gönül verdim,” deyip iftiralara inanma demek istemiş babasına. Vedalaştığı kazları, kovaladığı halde yanından ayrılmamışlar. Baba, öldürmeye kıyamadığı kızını, kazlarıyla birlikte Kaz Dağı’nın üstüne götürüp yazgısıyla baş başa bırakmış. Sarıkız, dağın tepe bir yerinde her gece ateş yakmış. Gönül verdiği oğlan görüp gelsin diye. Sevdiği oğlanın aklını çıvdırdığını, alıp başını gittiğini bilmeden yakmış durmuş ateşi... Aylar ve uzun yıllar geçmiş. Sarıkız’ın yaktığı ateşi sevdiği oğlan görememiş ama, babası gördükçe sevinirmiş. Kızına yapılan haksızlığın onulmaz acısına daha fazla dayanamayıp yanına gitmiş. Sarıkız’ın kazları, Sarıkız’a yaklaştırmamışlar babayı. Sarıkız’ı ortalarına alarak bas bas bağırıp, babayı ısırmak istemişler. Sarıkız, babasının kötü niyetle gelmediğini anlamış. Kazlarını susturmuş. Kucaklaştığı babasıyla uzun süre ağlaşmışlar. O günden sonra birlikte kalıp kazları gütmüşler. Dağın düzlüğüne taşlarla geniş avlular yapmışlar. Bir gün kazlar, Edremit Körfezi’ne doğru bir beyaz bulut gibi akarak uçup gitmişler. Sarıkız çok üzülüp ağlamış. Gözyaşları yağmur gibi yağmış Kaz Dağı’na. Sırtıyla aşağıdaki ormandan odun getiren babasına kazların kaçtığını söylemiş.
“Ben sana başka kaz bulurum ama senin gibi evlat bulamam,” demiş babası.

Kazların akşama doğru geri dönmesi, Kaz Dağı’nın bu güzel kızını çok sevindirmiş. Sonra utanmış kendinden. Babasının sözlerine sevineceği yerde, kazların gelişine sevindiği için...Sonraki günlerde sevmeye doyamadığı babasını yitirmiş. Kaz Dağı’nın en yüksek tepesine gömmüş. Tepeye, “Bundan sonra senin adın Babadağ olsun,” demiş.

Tamamını Oku

Bu şiir ile ilgili 0 tane yorum bulunmakta