Ne yağmurlar engel olurdu bana o an
ne de gözlerimi kırpmama engel olan gözyaşlarım..
atlamazdım ki atlamam
çünkü bu canla emanet geldim bunun farkındayım...
susup o an etrafı süzerdim cümlesi olmasdı gözlerimde
zaten süzdüğümü sandığım bu şehirde
şşşşşttt....
duymayın bu haykırışları
yakışmaz kulaklarınıza işişen müzik tınılarından sora
bakmayın hava da uçuşan şeylere
ölen sizler bizler değiliz aldırmayalım
hiç birimizin kucağımızdaki tahammül edemediği çocuk ağlamalarına
Allahım bana hakkı geçenleri ömür boyu mutlu et,
günahlarımı affeyle ve arkamda bıraktıklarıma sabır ver
sabır ver ki
onların benim yüzümden
acı çekip günah işlemelerine izin verme
isyanlarını bastırıp şükretsinler hallerine...
susss
artık susma vakti
bana gelişlerinin hep birkez daha gidişi var biliyorum
susss
nolur sus
bana son bir defa daha seviyorum deme
susup da kulaklarımda çınlanan
tek melodiyi dinler oldum
o yankılanan ses sendin
ya da her defasında sessizce sana seslenişlerimdi
ne yapmalı..
sebebini bilemediğin nefes darlığına
karanlıksa
ürpertici sakinleştirici
uçurum rüzgarlıysa
tamamen huzurlu ve dinlendirici..................
eğer görmüyorsam bir adım ötemi
ölümden korkum yok
sevip de kavuşamadıkdan sora
neyleyim senin sevdanı
yanmışım zaten içim harab..
öyle bri acı bırakmışınki kanayan yaramda
ölmüşüm artık bu diyaralar haram bana
bir boşlukta uykuya daldım yine ansızın... gecenin serinliği ile uykunun derinliği arasında yine yapayalnızım.. geçmişin verdiği bir yük omuzumda geleceğin yükleneceği sorumluluklarla ilerlemeye çalışıyorum.. nerdeyim ben dünyada mı...
böylesine bir yere alt tarafı iki toprak parçasında yaşayan iki ayaklı canlılardan ibaretken, gökyüzü denilen yerde olması gereken güneş kızılları yok artık... savaş var.. uçan sivri sineklerin konduğu bedenlerin yangınları var eserlerinde...
tertemiz yemyeşil doğanın hiç bir taze meyve kokusu kalmamış cihanda
öyle ki her nefes almaya çalışışımda kan kokusu sarıyor genzimi... midem bulanıyor insanlıktan insan olmaktan...
kime neyin inadına bindiriyorlar ki bu cesetelrin hesabını...
gözlerimi açıyorum bir kara parçası üzerinde,üzerimde birbirinden alakasız kıyafetlerle yanaşıyorum bir taşlığa...
etrafımda gördüğüm bomboş bir arazi ve seslendiğimde yankılanamayan bir çığlıkla sarsılıyor bedenim.
soluk alabildiğim kadar ciğerlerim nefes istiyor benden.
bi ara sanki dokunduğum hiç bir şeyin adını koyamadığımı farkediyorum..
ayaklarım ilerleyebildiğinin iki katı kez basmak istiyor yere ama nafile yapamıyorum. bir ışık çarpıor gözlerime bi feryat bi figan... kulaklarımı tıkayamıorum izin vermiyor bulunduğum bu mekan, kollarımı kaldıramıorum..
dillerini anlamıorum çoğu kez
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!