Çirçir, Hurşit ve Ben Şiiri - Nebi Ünler

Nebi Ünler
1709

ŞİİR


24

TAKİPÇİ

Çirçir, Hurşit ve Ben

ÇİRÇİR, HURŞİT VE BEN

Güneş Ağlıboğaz'ın yukarısında
Kırk kapının üstünden doğardı...
Çanaklı tepesinin yada
Ayvalıkoyak üzerinden batardı...

Karşımız da Kozan kalesi
Ardımızda Andıl dağı, Çatalkaya, Yazzıkyeri,
Yapalak, Pınarın Gözü, Kiremitli tepesi
Arasında kalan bağlar,
Ümmünün iti gibi akşama kadar
Dolaştığımız alandı.

Ayrılmazdık birbirimizden
Kaleçi (Kalaycı) İsmailin Çirçir Memmed'i
Terzi Dede'nin Hurşit Kamil'i
Ve ben... Koca Dede'ni oğlu Nebi.

Şalvarımızın cebinde birer Lastik (Sapan)
Birer bıçak, ve bir kaç taş...
Mayıs geldiğinde Abdulla Kâha'nın
Ağdudu'nun dibinde akşama kadar kuş beklerdik...
Attıklarını vurlardı ikisi...
Serçe, arap bülbülü, kara tavuk, cubbal
Hele hele Sarı bülbül onların en çok sevdikleri.
Ben arada sırada vuramazdım...
İkiside bana söverler, Sen kaçırma,
Biz vurduklarımızdan sanada verelim derlerdi.

Onlar yemesin diye
Onlardan önce düşeni bulur koparırdım kafalarını...
Belki yine yerler diye
Boyunlarından şişirirdim kuşları
Tabi ki mundar oldu diye bana kalırdı.

Arada sırada bizim Kerim'i de kıskançlık tutar
Onlardan önce lastiğini sıkardı...
Tapımdaydı diye yeminler ederdi, akşama kadar...
Kel Ömer, Cabbar Kâha, kardeşi Tansel İrfan,
Irbık Oğuz, Aysen'in Cuma, Ali Doğan'ın Tip
Bağlarda, Köy yerinde, Ağyol da, portakal bahçelerinde
Ilıca da, hatta bazan Toros da uzun oğlanın, Göde Masurun bahçesinde
Akşama kadar kuş avlar, oyunlar oynardık.
Rahmetli Map Durmuş; 'siz ineklere bakın ben topladıklarımdan,
Sizede veririm...' diyerek, ağyol'un kenarında fızzık toplardı.

Arada sırada, Kör Alinin Musa'sı, Cöddü Lütfü'nün Maliği
Katılırdı bizlere... Şimdiki Devlet Hastanesinin oralarda
Ne oyunlar oynardık...
Duran'ın Kâha ve köyden bir kaç kişi
Ankaralı Ali'yle birlikte,
Taş ocağında taş kesip, kireç yaparlardı.

Kara Hasa'nın Faruk ne mavralar atardı
Ağzımız açık dinlerdik hayran hayran...
Bizden büyüktü Mıkdar Memmed'in Sülemen'i,
Masur'un Kenan'ı Kel Memmedi...
Nedim'in Celal'ı, Coşkun'u, Kara Osman'ın Map Durmuş'u,
Başdan başa Hacimirzeli köyü bizimdi
Bağlar. bahçeler, bizimdi, dutlar, mayalar, portakallar, narlar...
Batınnı Ahmed, Uzun Ahmet, ve Uzun Oğlan beklerdi bağlarını
İrfan, Kamil başı çeker yinede bir yolunu bulur
Vururduk vurgunumuzu.

Vay rahmetlik Cabbar Kâha vay
Nasılda yakalanmıştı Batınnı Ahmed'in Muhammed'ine
Nasılda kaçmıştı ırbık Oğuz, Muhammedden o gün.
Oturacaksın Coşkun'un kahvesinde
Toplayacaksın milleti
Kamil anlatacak, çirçir sövecek...
Ağzı açık dinleyeceksin...
Hele birde Mulla Yusuf'un morali yerindeyse
Karnın ağrıyana kadar güleceksin...

Yılgın Yağmur'un her Allahın gecesi
Köyünü köylülerini hatırlamadan geçmez...
Zaman zaman, Kamil, Çirçir ve ben
Rüyalarımda vuruyoruz, artık köyümde,
Tükenmiş olan o güzelim kuşları.

Adanasız, 04.02.13 02.12 Y.Yağmur
....

............

Nebi Ünler
Kayıt Tarihi : 11.11.2014 13:51:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Hikayesi:


Kimden: Yılgın Yağmur (Bay, 55) Kime: Grup: Abihayat Tarih: 4.2.2013 02:51 (GMT +2:00) Konu: Yn: ÇİRÇİR, HURŞİT VE BEN ÇİRÇİR, HURŞİT VE BEN Güneş Ağlıboğaz'ın yukarısında Kırk kapının üstünden doğardı... Çanaklı tepesinin yada Ayvalıkoyak üzerinden batardı... Karşımız da Kozan kalesi Ardımızda Andıl dağı, çatalkaya, yazzık yeri, Yapalak, Pınarın Gözü Kiremitli tepesi Arasında kalan bağlar, Ümmünün iti gibi akşama kadar Dolaştığımız alandı. Ayrılmazdık birbirimizden Kaleçi (Kalycı) İsmailin Çirçir Memmedi Terzi Dede'nin Hurşit Kamil'i Ve ben... Koca Dede'ni oğlu Nebi. Şalvarımızın cebinde birer Lastik (Sapan) Birer bıçak, ve bir kaç taş... Mayıs geldiğinde Abdulla Kâha'nın Ağdudunun dibinde akşama kadar kuş beklerdik... Attıklarını vurlardı ikisi... Serçe, arap bülbülü, kara tavuk cubbal Hele hele Sarı bülbül onların en çok sevdikleri. Ben arada sırada vuramazdım... İkiside bana söverler Sen kaçırma... biz sana verelim derlerdi. Onlar yemesin diye Onlardan önce düşeni bulur koparırdım kafalarını... Belki yine yerler diye Boyunlarından şişirirdim kuşları Tabi ki mundar oldu diye bana kalırdı. Arada sırada bizim Kerim'i de kıskançlık tutar Onlarda önce latiğini sıkardı... Tapımdedi diye yeminler ederdi...akşama kadar Kel Ömer, Cabbar Kâha, kardeşi Tansel İrfan, Irbık Oğuz, Aysen'in Cuma, Ali Doğan'ın Tip Bağlarda, Köy yerinde, Ağyol da, portakal bahçelerinde Ilıca da, hatta bazan Toros da uzun oğlanın, Göde Masurun bahçesinde Akşama kadar kuş avlar, oyunlar oynardık. Rahmetli Map Durmuş; 'siz ineklere bakın ben topladıklarımdan, Sizede veririm...' diyerek, ağyul'un kenarında fızzık toplardı. Arada sırada, Kör Alinin Musa'sı, Cöddü Lütfü'nün Maliği Katılırdı bizlere... Şimdiki Devlet Hastanesinin oralarda Ne oyunlar oynardık... Duran'ın Kêha ve köyden bir kaç kişi Ankaralı Aliyle birlikte, Taş ocağında taş kesip kireç yaparlardı. Kara Hasa'nın Faruk ne mavralar atardı Ağzımız açık dinlerdik hayran hayran... Bizden büyüktü Mıkdar Memmed'in Sülemen'i, Masur'un Kenan'ı Kel Memmedi... Nedim'in Celal'ı, Coşkun'u, Kara Osman'ın Map Durmuş'u, Başdan başa Hacimirzeli köyü bizimdi Bağlar. bahçeler, bizimdi, dutlar, mayalar, portakallar, narlar... Batınnı Ahmed, Uzun Ahmet, ve Uzun Oğlan beklerdi bağlarını İrfan, Kamil başı çeker yinede bir yolunu bulur Vururduk vurgunumuzu. Vay rahmetlik Cabbar Kâha vay Nasılda yakalanmıştı Batınnı Ahmed'in Muhammedine Nasılda kaçmıştı ırbık Oğuz, Muhammedden o gün. Oturacaksın Coşkun'un kahvesinde Toplayacaksın milleti Kamil anlatacak, çirçir sövecek... Ağzı açık dinleyeceksin... Hele birde Mulla yusuf'un morali yerindeyse Karnın ağrıyana kadar güleceksin... Yılgın Yağmur'un her Allahın gecesi Köyünü köylülerini hatırlamadan geçmez... Kamil, Çirçir ve ben Rüyalarımda vuruyoruz, artık köyümde Tükenmiş olan o güzelim kuşları.f Adanasız, 04.02.13 02.12 Y.Yağmur ............

Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.
  • Talat Semiz
    Talat Semiz


    Kutluyorum. Tamamını özenle, dikkatle okudum. Günümüzün şiir sanat anlayışında, şiirlerin *nesir olarak* işlenmesi akımı da değer kazanıyor. Ancak, düşünülen ayrımın uygulama nitelikleri nelerdir, nasıl olacaktır bu nu hiç bilmiyorum. Yeterince bu tür örnekler okumadım.

    Çalışmanızın (şiir ya da nesir) başlı başına yerel ağız kullandığı dikkat çekici ve uygulamanın da Yaşar Kemal'in 'İnce Memed'ine benzer nitelik taşıması Çukurova yöresinin değer kazanmkış, beğeni toplamış edebiyat türü çalışmalarından olduğu bir gerçek. Her ne kadar yerel ağızların Türkçe yazılımı zor olsada bu çalışmanın başarılı ve anlaşılır olması emek yoğun bir çalışma olduğunu ortaya koyuyor.

    Kutluyor, başarılar diliyorum.

    Cevap Yaz

TÜM YORUMLAR (1)

Nebi Ünler