Çinko çatılar üzerine yağan yağmur taneciklerinin ortaya çıkardığı muhteşem harmoniyi, ses güzelliğini içine çökmüş Siirt sokaklarında, evimizin çinko çatısının altında dinlerken aldığım müthiş hazzı edindiğim huzuru hep özlerim.
Soğuk bir esintinin ansızın ensemize değişinden tüylerimizi diken diken edişi ve anlık süren lezzetini ben bir yağmur boyu tadardım. Sonrasında etrafa yayılan yağmur-toprak karışımı nefis koku da bu lezzeti doruklara çıkarırdı.
Ankara’da herhangi bir apartman katında bu lezzeti çocuklar benim gibi duyumsarlar mı bilemiyorum. Bildiğim, o zamanlardan bu zamana o muhteşemlikte bir lezzetin uzağında bulunuyor oluşum gerçeğidir.
Sağnak halinde aniden patlayan yaz sağanakları veya Nisan yağmurları her tarafı bataklığa çevirse de Siirt yağmurlarından sokak görüntüleri dışında aklımda kalanlar bu görüntünün arkasında yaşanan ama görünmeyen, her Siirt’li çocuğun kendi çinko çatısının altında mutlaka yaşadığını düşündüğüm lezzeti.
Sokaklardaki tufan görüntüsü aslında dönemin siyasetçilerinin yatırım tercihlerinin ifşasının hazin bir sonucuydu. Siirt’in onlar tarafından ihmal edilmişliğinin belgesiydi adeta…
Siirt etrafı tepe
Ağaçlar sere serpe
Denizler ortasında bak yelkensiz bıraktın,
Öylesine yıktın ki bütün inançlarımı;
Beni bensiz bıraktın; beni sensiz bıraktın.
Bu şiir ile ilgili 0 tane yorum bulunmakta