Çingen Şiiri - Osman Balkıs

Öyle cünübüm ki hayata karşı
Tüm ırmaklar beni yunamaz
Tüm çöller teyemmüme yetmez
Öyle haram
Öyle murdar

Kalbim
Kentin kıyısında Çingen Mahallesi
Ruhumun esmer kıvranışında
Biraz rock
Çok çok metal
Pusulasız isyan

Bir dağın tepesine tırmanıyor içimdeki insan
Bir agnostik ikircikliğinde
Çağ mevsim dönüşümünde
Aylardan nisan
Turi Sina hangi caddede
Hangi sokağın sonunda Hira’ya varılır
Tanrısı ateist olan bu kentin
Hiçbir kelimesi kelam içermez

Her şaklayışında milli şefin kamçısı
İçimdeki kin büyürdü kente karşı
Dilim zehir zemberek
Ruhum uzak okyanuslara yelken
Ateist tanrıların ülkesinden geçtim
Ellerinde adalet terazisi
Sol kefesi her zaman ağır basan
Yassı adada solgun
Romantik bir başbakan
Her ihtilal de sağ elde bir şapka
Çatık kaş görünce korkak
Soluk benizli halka karşı şaklaban
Kırk yıl hep uzak hedefler gösterildi
Mülkü talan eyledi Süleyman

Yıllardır kan kusuyor mermiler
Hiç bir yerde hiçbir zaman
Gagasında zeytin dalı güvercin
Konmadı katil bir namlunun ucuna
Kızıl güllerinden sosyalizmin
Ne gül bahçesi ne gülistan
Sibirya buzullarında çekik gözlü
Buzdan heykeller
Şiraz da Sadi ve Hafız
Bostan çorak Gülistan tarumar
Devrimci imamlar türedi
Kır sakallarında Ayetullahların
Persin kara hırsı Kerbela hüznünün aklığı
Ve onlarca zorba ukala kukla ahmak adam
Mübarek,Kaddafi,Esat, Suud ve Saddam
Halkına akbaba düşmana eşek ahmaklığı
Dicle Fırat ve Nil kan

Uzak coğrafyalardan kabadayılar
Racon keser oldu kenar mahallelerinde dünyanın
Demir kanatlı kuşlar tarumar etti Babilin asma bahçelerini
Kızıl akşamlar öğlen vakti Bağdat ufukları kan
Filistin kanıksanmış bir durum
Ve daha tan ağarmadan Afganistan
Somali, bosna belki yarın Suriye İran

Sömürdükçe semirdi kapitalizm
Tüm dünya geniş bir mera
Bilim kilisesinde kutsanan
Devasa bir parazit ama kutsal ve büyüleyici
Kan emen emek emen vantuzları kavi
Musellah ordularla dalga dalga yayılan
Her soluk alışı borsa trendlerine yansıyan

Kıyıda melül mazlum ve tenha İslam
Öz evladın ihaneti çok ağırdır
Çok ağır çıkar evlatta ebeveyn ahı
Dağı sırtlayacak yiğitlerde olmuştur her zaman
İkinci milat yeni bir miat şafağı
Tan ağarmada damarlara yürüyor kan
Dört yüzyıllık sessizlik bir sabah ezanıyla bozuldu
Çün Segah makamıyla inlemişti uzun zaman
Kuşluk vaktı zırhını kuşandı kahraman

Kıyıda melul mazlum ve tenha çocuklar
Canhıraş bir şekilde şehre koşmaktadırlar
Kimi şehri fethetti
Kimini şehir fethetti
Altın revaklı seccadede namaz
İpek Cübbeler giydirildi plazalara
Deve hürgüçlü kadınlar
BMW sırtında aruz gibi cezbedar
Vitrinleri yalayarak
Süzülüyor ışıltılı çarşılarda

Ben kentim kıyısında
Hala melul ve tenha
Dün değişti,gün değişti
Değişti dünya
Yirmi birinci yüzyılın kuşluk vaktinde
Ben hala esmer ve Çingen
Falların gizemli sokaklarında
Bir vahiy beklemekteyim.
21/06/2014/ İSTANBUL