Üzülürmüş ona çektiği yeter
Sanki cennet sandı olduğu beter
Ağlasa bin diken sandığı batar
Gözyaşların yapar nara nar beni
Gelmez oldu gitti aramazmış hiç
Unutmuş olanı soramazmış hiç
ben hiç böylesini görmemiştim
vurdun kanıma girdin itirazım var
sımsıcak bir merhaba diyecektim
başımı usulca dizine koyacaktım
dört gün dört gece susacaktım
yağmur sönecekti yanacaktı
Devamını Oku
vurdun kanıma girdin itirazım var
sımsıcak bir merhaba diyecektim
başımı usulca dizine koyacaktım
dört gün dört gece susacaktım
yağmur sönecekti yanacaktı
Tebrikler ... Rabbim seni ve sevdiklerini iki cihan sultanı eylesin.
USTALIĞIN FARKI İŞTE BURADA...
ÇOK BAŞARILI BİR ÇALIŞMA.
YÜREĞİNİZE SAĞLIK.
şiiri okurken bayağı telaşlandım ama açıklamaları görünce bilmediğim daha çok kelime olduğunu farkettim. sanırım bir kısmı yöreseldi bunların. açıklamanız iyi olmuş. teşekkürler.
işte bu
kutlarım
harikaydı ablam...
bu vesile ile yine mükemmel bir şiirinizi okudum can-ı gönülden kutlarım saygı ve sevgilerimle
bir tam puanda benden
Beşeri: İnsana ve insanın fıtrî hallerine mensub ve müteallik. İnsanla ilgili.
USTALIK KARŞISINDA ALKIŞ TUTMAMAK NE MÜMKÜN.
YORUM YAPAMAYACAĞIM.
TEBRİKLER PERİNUR BACIM.
KİLİS'TEN ON PUAN.
SELAM VE DUA İLE.
Ne güzel bir çalışma... Açıklamalarda kelime dağarcımıza katkıda bulundu....
Kutlarım
Sevgimle
Şiire verilen emek bizlere örnek alınacak eserlerin meydana çıkmasına vesile oluyor.
Bu güzel çalışmadan dolayı perinur hocamı kutluyorum.Ekrem bey dostumuza selam olsun.
Hocam başarılı çalışmalarınızın devamını diliyorum.
Selam ve saygılarımla.
Hocam tebrikler teşekkürler....................
Cinas üzerine yeterince konuştuk. Bu ağır ödevi görünce sanıyorum biraz Türkçe üzerine konuşmamız gerekecek.
Öncelikle büyük emekler gerektiren bu güzel çalışmasından dolayı Sayın Olgun’u kutluyorum. “Ödevimi yaptım” şeklindeki kendi ifadesinden yola çıkarak diyorum ki ödev böyle yapılır. Taşın içinden pirinci seçer gibi. Yedi dağın çiçeğinden derlenmiş buket gibi
Efendim yıllardan beri dilde sadelik nameleri ile yüzlerce yıldır kullandığımız ve artık bizim diyebileceğimiz Arapça, Farsça kelimelere karşı bir savaş açtık. Onları öcü gördük. Soylu bir çınarı, şuursuzca budadıkça budadık. O ağacın heybetinden korktuk. Gölgesinden korkan tavşan gibi gölgemizin büyüklüğünden korktuk. Onu küçültmek için kendimizi küçülttük.
Her dilde, başka dillerden alınmış kelimeler vardır. Eğer alınan bu kelimeyi halk benimsemişse, kullanıyorsa o kelime artık bizimdir. Almanlar yoğurdu bizden aldılar joghurt diye iştahla kaşıklıyorlar. Hiçbir şikâyetleri de yok.
Biz deyimlerde, atasözlerinde, darb-ı mesellerde yer almış, halkın malı olmuş, tamamen Türkçeleşmiş pek çok kelimeyi yabancı asıllı diye atıyoruz. Sokaklarda 200 kelime ile konuşuluyor. Gencimiz çarşıda rastladığı arkadaşına, “muhterem validemiz hanımefendi nasıllar” diye soracağına.”anan nasıl” diye soruyor. Hello, baaay, görşürüz, kendine iyi bak. Hepsi bu kadar.
Bir dilin grameri ne kadar zor ve ağır olursa, orada cahillerin kendilerini âlim diye göstermeleri o kadar zor olur. Yani âlimle cahil, gece ile gündüz gibi ayrılır.
Konuyu uzatıp dağıtmadan sadede gelecek olursak, Sayın Olgun’un bu güzel cinaslı koşmasında kullandığı uyak kelimelerinin pek çoğunu tanımıyoruz. Okudukça kendimden utandım. Hâlbuki dar, bar, har; yâr kadar tanıdık olmalıydı.
Büyüklerimiz; “Dinleyen, söyleyenden arif gerek” demişler. Görürseniz selâm söyleyin.
“Bütün ayaklar kullanıldı, bu şiir burada biter” dediğimiz anda 10 kıtalık bir şiir yazarak dilimizin kudretini gözler önüne serdiniz. Azmin örneğini gösterdiniz.
Sizi canı gönülden kutluyorum. Bu çalışmanızı, bu alana bir hizmet olarak görüyor ve alkışlıyorum.
Tebrikler kudretli kaleminize, saygılar şair ve nahif gönlünüze.
Bu şiir ile ilgili 14 tane yorum bulunmakta