Şairin Hayatı İle İlgili Bir Bilgi Girilmemiş
Eserleri
**Gecenin Ardında**
Bir gün seni kaybettim,  
Ama hiç fark etmedin,  
Beni hiç aramadın,  
Ve ben, içimde büyüyen o boşlukla,  
Gölgeni takip ettim,  
Bir yabancı gibi.
Saatler geçtikçe,  
Zamanın ağladığını duydum,  
Her bir saniye,  
Bir yıl gibi ağır,  
Ve ben, her gece,  
Bir eksiklikle uyandım.  
Sonsuz bir yalnızlık içinde,  
Sonsuz bir kırık kalp.
Biliyorum, seni sevmek,  
Bir hatıra gibi silinip gitti,  
Bir anıydı,  
Bir ölüme daha yakın,  
Bir solgun çiçek gibi kaybolan…  
Ve ben, o çiçeği her gün su verdim,  
Ama hiç açmadı.
Bazen bir şarkı çalar,  
Ve o şarkı,  
Bir zamanlar seni hatırlatan sözlerle,  
Beni sarar,  
Yavaşça, bir yara gibi…  
Biliyorum, bu şarkıyı sevmedin,  
Ama her notasında seni buluyorum,  
Ve her sözcüğünde kayboluyorum.
Bir gece, seni düşünürken,  
Yalnızca susmak kaldı bana,  
Bir tek adını bile anmak  
Bir ömür gibi acı,  
Ve ben, adını hep fısıldayarak yaşadım,  
Bana ait olmayan bir hayatın içinde.  
Bir zamanlar sevdiğin gözlerimde,  
Şimdi yalnızca yansıyan bir boşluk var.
Seninle geçen her an,  
Bir umuttu,  
Ve ben hep o umutla yaşadım,  
Ama umut,  
Bir yalanın içindeydi.  
Ve şimdi,  
Bir hatıra gibi seni seviyorum,  
Ama sana ait hiçbir şey yok.  
Hiçbir şey…  
Ve ben, seni sevmenin sonu olarak,  
Kendimi kaybettim. 
Aşkta yarın yoktur sevgili. Zaman ileri doğru değil, içeri, yüreklere, derinlere doğru işlemeye başlar, bilgeleşir. Hiç bilmediği sezgileriyle buluşur. Yükü çok ağırdır, kendiyle buluşmuştur. Hem dışındadır dünyanın, hem de ortasında.
Hindistan'da Ganj Nehri'nin kıyısında yakılan yoksul adamın hissettikleri de onunladır, yitirdikleri de... Newyork'ta, bir sokakta, o kartondan kulübesinde yaşayan kadının çıplak yalnızlığı da. Her şey onunladır, ona emanettir sanki, ama o, çıldırtıcı bir yalnızlık içindedir yine de...
Aşkın kültürlü olmakla, bilgili olmakla da ilgisi yoktur sevgili, kanımıza karışan ilkel acı, o yaban ağrıyla hiçbir kitabın yazmadığı hakikatlere daha yakınızdır, inan...
Kim demişti hatırlamıyorum, aşk varlığın değil, yokluğun acısıdır diye. Belki de bu yüzden ilk gençliğimde, o yoğun aşık olduğum yıllarda, gözüme uyku girmez, dudağımda bir ıslıkla bütün gece şehri, o karanlık, o hüzünlü sokakları dolaşır, insanları uykularından uyandırmak isterdim. Uyanıp, içimde derin bir sızıyla uyanan o derin sancının acısına ortak olsunlar diye...
Aşk çok eski bir şeydir sevgili. Onun içinden o çileli çocukluğumuz geçer. Sevdiğimiz insanların çocuklukları da... Oradan üvey anneler, eksik babalar, parasız yatılılar geçer. Ve sonra aşk bütün bunları alır, daha da eskilere gider, hep o ilkel acıya, o yaban ağrıya...




Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!