(Hayallerimi süsleyen Çin Bulutları'na ithafen)
Yine karartı çöktü, yine sensizlik ve ağır adımlarla hissettiğim bekleyiş
Uykum geldi, yine laçkalaşmış her şey
Hayat soğumuş benden, bir ben kalmışım bir de gülümseyen Çin bulutları.
İşte ben böyleyim, düşle gerçek arası. Fonda, eğri kesim tekniğinde yalnızlığın panoroması. Yerel bir gazeteye verdiğimiz “beni alana yalnızlığım bedava, üstelik k.d.v siz.” notuma gelen “korkma seni bir daha almayacağım, ben böyle iyiyim ve üste, sadece geçen gece üzerime çıkarttığın birikmişliklerini verebilirim” cevabıyla gerilip kendimin dibimin en kuytularının güney doğusunun son katil kasabasında bir celladın ağzı şeker kokan pipisine fırlattığım açık hava da beyaz perde sineması.
Sen iyisimi kalk git buradan, bir oda bir salon bir tabuta yerleş, ayaklarını sakın dışarı çıkarma geceleri fareler kemirmesin ve sen bir daha hiç oradan dışarıya çıkma. Kefenini yut, üzerine öbek öbek kustuğun hayallerini ört, karanlığını at dışarı, aydınlığını ölü sevicilere bağışla, ağzını sıkı bağlat, içinde biriktirdiklerini sakın kusma, sakın aşık olduğun bir yalana sarılma, git kendine iri kıyım bir yılan bul.
Fonda, kokusu eskiden kalmış histerik sevgilim, bakar boşluğuma ben boşluktayım, doluluk oranım yok, hiç olmadı, olduğunda kıvamını bulmadı, bulduğunda içine sığdığı kabı dolduramadı, dolduğunda sadece kendi boşluğunun cürümü kadar görüntüsü vardı.
Tabutu unut sen iyisimi kalk git buradan, içi su dolu bir kuyuya yerleş, geceleri bedava tarifesinde anneni ve sabahları kalktığında sütünü içmeyi unutma, her sallanan kovaya biraz ondan biraz bundan koyma sadece göz yaşların biriktir, suyu bulandırma.
Fonda, siyah-beyaz bir görüntü ve tepeden inen ışığa bulanmış hüzün kümesi. Hemen ters -simetriğinde yalnızlığına ramak kalmış korkudan titreyen acılı sesin iç çekişleri “beni bulan yok mu”?
Kuyuyu unut sen en iyisimi kalk git buradan bir sahneye yerleş, figüran olma, risk alma, kafanda şişe kırma hep bildiğin oyunu oyna. Spotları ter çevir, koltukları insanların üzerine oturturken, sende sahneyi dişinin kovuğuna yerleştir ve tüm çürükleri bir otobüs durağında gece 12 otobüsü gelene kadar beklet.
Fonda, çivisiyle alnıma yazılı bir son dakika haberi “ o öldü, seni alan yok ve bulanda olmayacak, üzülme bugün değilse her gün bekleriz ama sen yinede her ayın son iş günü uğra”
Sahneyi unut, sen iyisimi kalk git buradan yıkıntılarınla bir antik kente yerleş, “izinsiz kazı yapılmaz, yaparsanız foseptik boruları üzerinize patlar, ayrıca buluntularım para etmez, para edenlerim en derinlerimde kendi kendini sattı” yazılı pankart aç.
“Fonda, sevişirken son raddede bisikletten düşmüş kadın deseni”
Antik kenti unut, sen en iyisimi kalk git buradan, minyatürlü bir el yazmasının 1a yaprağına yerleş, kafanı sayfadan dışarı çıkarma, bağdaş kur bekle. Önünden geçsin kırmızı ışıkta alay konvoyu, ellerini cebinden çıkar, gözyaşlarına bulanmış kaftanını fırında kurutma, hapşırma sayfa düzenini bozma.
“Fonda, her kapı çalışında tavan arasına saklanmış düşlerinle boyadığın yalnızlığın”
El yazmasını unut, sen iyisimi kalk git buradan bir müzayede salonuna yerleş, üstündekileri açık artırmada çıkarma, kilosu 1 ytl den duygularını sat, sen yukarı bakarken satış değerlerini düşürme, sürümden kazan, kârının bir kısmını Türk Hava Kurumuna bağışla, daha önce verdiğin postunu geri al, bir kısmını sat, hayallerine yeni bir hastabakıcı bul, geri kalanıyla bırak geride kalan ilgilensin.
“Fonda, kanlı bir savaş sahnesi, kaybeden kazananı belli olmayan bayrağında yüzerken boğulmuş bir balık cesedi”
Müzayedeyi boş ver sen iyisimi kalk git buradan eski bir saat bul ve yerleş, akreple oynama, zamanın senden çaldıklarıyla doyur karnını, guguk kuşuyla vardiya değişimi yap geceleri, aynı oda da soyunurken onun pipisine bakma.
Fonda, mora çalan kahverenginin, kalbini çalan at hırsızıyla giriştiği en iyi orgazm taklidi yarışması”
Saati unut, sen iyisimi kalk git buradan bir tabloya yerleş, atmosferi dağıtma, renklerin ruh halini bozma, siyaha bulaşma, beyazı kirletme, çığlık atan adamı kovalama, deformeleri düzeltme, otur bir köşede dekormuş gibi bekle.
“Fonda, çocukluğunda biriktirdiklerinle inşa ettiğin hayal deposu, her yağmur yağdığında çatısından su sızdıran”
Sen iyisimi kalk git buradan ve beni unut. kendine iyi bir sen bul. Bir daha geri dönme. Zil yerine damarıma basma, kapıyı kırma, pencereden içeri sarkma, bacayı yeni temizlettim, sığmaya çalışma, küllerini kucağıma yığma. Israr etme evde yokuz notumu almadın mı? .
“Fonda, dönerken içi bulanan ve her saat başı kendinden kaçarcasına çığlıklar atan dolap hikayesi”
Sen iyisimi tası tarağı topla kalk git buradan, kendine iyi bir kızılcık sopası bul ve onunla evlen, kızınız olursa adını yasemin oğlunuz olursa yasin koy ve bir daha hayallerimin önüne tezgah açma, yoksa bacaklarını kırarım.
Savaş MaraşlıKayıt Tarihi : 12.3.2007 12:33:00
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
![Savaş Maraşlı](https://www.antoloji.com/i/siir/2007/03/12/cin-bulutlari.jpg)
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!