Ne olacak bu “aşk”ın sonu
Ne hancı değişiyor, ne yolcu
Martılar uçuyor sahillerde
Sakin, kabullenmiş, yılgın
Denize değiyor ayaklar ama
Gözler ufka bakmıyor
Balıklar desen, sevdalı değil
Hiçbirinin çarpmıyor kalbi
Yeni bir başlangıca
Belli ki;
Kimse merak etmiyor artık
Efsane aşkların buğusunu
.................................................
.................................................
Bir sigara yakıyor kadın
Rüzgâr, içiyor onun yerine
Kadın bilmiyor ama
Başka bir sahilde
Belki göz kırpıyor adam
Aynı tonda söylüyorlar belki
Bilinmedik şarkıyı:
Bir kapı olmalı bir yerlerde
Üstünde parmak izleri
Kanlı neşter düşleri
Onulmadık sevdaların ağıtını yüklenmiş bir kapı
Olmalı…
Derken;
Çarkların ninnisi başlıyor, hazan makamından
Yapraklar dökülüyor
Bulutlar dökülüyor
Sevdalar dökülüyor
Yeşilin griye kaçtığı yerde
Çimento döküyor bir kamyon
Çimenlerin üstüne
Çimento
Çimen
Çim
Kanatlı bir bebek gibi
“Aşk” boy veriyor
Topraktan gökyüzüne
Aynur UluçKayıt Tarihi : 27.10.2006 17:56:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
-
mutluğun ülkesini arayanlar bilir yalnızca sorunun cevabını,soru şudur:
-neden dokunur denizler bir birlerine?
--
martılar öldükten sonra dünyaya yeniden gelmiş kadınlar ve çocuklardır,mesela Güldünya'nın yüreği
-
çokça zaman gecenin süzgecinden geçiririm sabahları,geriye kalanlar çakıl sevinçlerimizdir elif adlı bir rüzgarla güneşimizi okşayan...
perili köşklerde büyümedim ben ama kardan adamlara havuçtan burun kömürden göz yapmayı öğrendim,yerin altına inen(kendi karanlığıma)yolculuğumda..
-
ay başka bir anlama gelir,nur başka....aynur bambaşka(olaki bir çınar yaprağının tutunduğu dal;belki martıların vapurları seyrettiği bir dal)
--
gelip geçen vapurlar gibi ömrümüz bu sayfada/şarkının dediği kadar güzelliğin kurtardığı...
--
sevinçlerimle
İsmet Özel bir kaçışın öyküsünü şöyle yazmış öyküye çok yatkın bir şiirinde
ILS SONT EUX
......
Buruşuk pardesülü adam dalgın
gittikçe daha dalgın, elinde cetvel
masada hesap makinesi, pusula
yetmiyor dibe dalmasına
bağlıyor kalın bir urganla beline
ağır bir sandık
salıyor kendini
yeşil yosunların
kırmızı balıkların
uçan kabarcıkların
derinliklerine
orada
bir sandık buluyor
yakutlar, altınlar, pırlantalar
adam dibe inmek için beline bağladığı
sandığını keşfediyor dibe ulaştığında.
Değerli şair Aynur Özbek Uluç ta sanki Kaçış tan daha çok bir ''dalış'' içinde..Dalış kaçışı da kapsar diyor içim..
Dalmak çok güzel, çok çağrışımlı bir kelimesi Türkçenin..Denizin dibine dalmak, uykuya dalmak,uykuda rüyaya dalmak..
Bu şiirde sevgili Uluç'un rüyasına sanki gerçekler dalmış..
Ama sonuçta yine de bir rüya olarak kalmayı başarmış bir şiir bu..
Uyanıkken görülen bir rüya üstelik..
Ne olacak bu “aşk”ın sonu
Dizesinden sonraki dizelerde aşk kelimesine gelen açılımlarla ''aşk denince anlattığı her şeydir'' diyen şairi anımsıyoruz..
Yaşamak var bu aşkın içinde, toplum var, toplumsal akış var, insanın doğayla temasının şairde oluşturduğu tedailer var..
Ürpermeler var..
ama bir o kadar aldırışsızlıklar (sonuçtan emin oluşlar) var..
Doğa veya Doğaya gizlenen şifrenin mutlak galibiyetine olan inanç var..
Bu şiirde aşk var.. yani herşey var
............
izledim izlerimi
toprağa değdi uçları
silik, öksüz, köksüz
ölümlü
gözlerim yeşil hala
..........
Aynur'a sevgiyle...Nurdan Ünsal
Çarkların ninnisi başlıyor, hazan makamından
Yapraklar dökülüyor
Bulutlar dökülüyor
Sevdalar dökülüyor
nihayetinde aşk hep kısa kalıyor yeniden yeşertmeye hayatı.
TÜM YORUMLAR (7)