Çöl kumlarının arasında yuvarlanan,
Yollarda usanmadan Allah’ ı anlatan,
Kutsal beldelerde imanını artıran,
Dizlerinin bağını bir bir çözen,
Sayı ve kemiyeti gözler önüne sermeyen,
Ufukta parlayan güneş gibi bir çilekeş…
Bir kişi var: İster kâfir olsun,
Müşrik, Yahudi hatta mel’un,
Ona Allah’ın nimetini takdim eden,
Yeter ki bir kişi, imandan mahrum
Kalmasın, dünyanın en ücrasında…
Ona say edip dizlerinin dermanını,
Ter ve gönle keskin taşlara,
Selam versin, akan göz yaşlara.
Acımak mı? Hayır, hayır, ehad ehad…
Diyerek bütün zalimlere hakkı haykıran.
Yaratılan bir göz bilmeliydi, Onun emrini,
Yüce Allah; yapılması ya da yapılmaması,
Gerekli emirleri veriyordu, insanlar için.
İnsanlar için dedim; çünkü insanda akıl vardı,
Evet, bu akıl, akıllılık mı ediyordu;
Akılsızlıkla, batıl olanlara mı tapıyordu?
Haktan başkasına tapmak ha yazık yazık!
Nefis için istenilen madde acımasız;
İnsan, bu maddeyi kendine sanıyor azık,
Yine diyorum, Rabbine eğilmeyene yazık yazık!
Sular tükense de, ümit Rab’den kesilmez,
Bilek güçsüz olsa da, yiğidine yenilmez.
Baharın donanmasını ve süslenmesini inatla,
Görmezlikten gelen bakar körler;
Hangi tuzakları kurarak çıkıyorlar dağlara,
Yuvarlanıyorlar, koşarak ya da koşmayarak,
Bir çukur var; lağım mı, yoksa boş durak mı?
Belden aşağısı tutmayan felçli hastanın,
Yanından ayrılmak istemiyordu, aç kurtları.
Kar fırtınaları arasında, elleri oduna dönen,
Bıyık ve sakalları, dikenden ayırt edilmeyen,
Kan ve damarlar; soba borusunun emsali,
Görülmemişti, bunun hayattaki timsali.
İman dolu kalbin altında, yatan candı bunlar,
Söndüremiyordu, kalbin yanan meşalesini madde.
Kalp fethedilmişti, iman ateşiyle yanan akılla,
Akıl; Allah’ı bilirse, ona itaat ederse akıldı.
Ehad sözünden dönmeyen binlerce Müslüman,
Sadece Rabbimiz Allah; dedikleri için,
Vatanlarından çıkarıldılar; aç, susuz bırakıldılar,
Hunharca bir düşmanlıkla, asırlarca asıldılar…
İmanın tadını bir kere almıştı damarlar,
Durmadan vücudu titriyordu, imanı tattıkça.
Sadık kalmak, İslam’ı yaşamak tek amacıydı,
Lakin tağutları ve putları ellerinden giden,
Milyonlarca şeytan dişli ve zehir yalanlı,
Tarumar etmek için imanı, siperin kritiğinde,
Gururundan yerin altında saklı, zehirli fikirleri;
An geçirmeden kirpi gibi diken diken kalpleri,
İnananların yüreklerine fırlatıyorlardı.
İnsanları sömürebilmenin yollarını arayıp,
Rabbimiz Allah diyenlere ansızın hile, tuzak,
Tahrikler… Tek çare insanların kanlarını emmek,
Müslümanlara şerbet diye, zehirleri içirebilmek…
20. 10. 1990
Konya
Kayıt Tarihi : 14.7.2009 09:40:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Durmadan vücudu titriyordu, imanı tattıkça.
Sadık kalmak, İslam’ı yaşamak tek amacıydı,
Lakin tağutları ve putları ellerinden giden,
Milyonlarca şeytan dişli ve zehir yalanlı,
Tarumar etmek için imanı, siperin kritiğinde,
Gururundan yerin altında saklı, zehirli fikirleri;
An geçirmeden kirpi gibi diken diken kalpleri,
İnananların yüreklerine fırlatıyorlardı.
tebrikler değerli şair bulgular ve vyrgular yerli yerinde
Not: Siz değerli kalemi organ ve kan bağışı destek grubuna geçici değil temelli bir üye olarak gelmenizi rica ediyorum.
TÜM YORUMLAR (3)