Hüzün suyuyla vaftiz edilmiş gibi
her güne bir başka ağıt yakıyoruz.
Sabahın ilk ışığında vaveylalar koparıp
yeryüzünü gökyüzüne kavuşturuyoruz.
Sonbaharın gözyaşları yaprak olmuş,
rüzgârlarla penceremize dökülüveriyor.
Sonuna mı geldik ömrün?
Bu ne uykusuzluktur böyle?
Güneşin yüzüne tükürüyor,
her nefeste geceyi arıyoruz.
Şehrin sokakları
zindan duvarı gibi soğuk.
Rutubetten kokmuş,
küflü bir odada unutulan
kitap gibi yavaşça soluyoruz.
Kalbimizde ay kesiği bir yara,
her solukta göğsümüzü sızlatıyor.
Yavaş yavaş bitip, tükeniyoruz.
Son durak az ilerde, birazdan ineceğiz.
Kayıt Tarihi : 28.10.2018 00:11:00
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Hikayesi:
7 EYLÜL 2018 CUMA
![Savaş Barha](https://www.antoloji.com/i/siir/2018/10/28/cilehane-mudavimi.jpg)
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!