Çileden Bükülüyor Sesim

Acıları bekliyorum
Alışmak için
Taze anları feda ederek bir bir
Göze almak için tüm aşkları
Bakıp duruyorum güneşe
Ellerim ceplerimde
Buruk bir ıslıkla
Islak mürekkep kıvamında
Gözlerin buğusunda
Hayalleri gömerek bastığım toprak diplerine…

Yazılmış şiirler geçiyor bir bir
Satırlar kendinden bambaşka yine
Düşünerek geçmişin gölgesinde
Süregelen tüm yalnızlık vakitleri
Sıcak özleyişleri
Bir harman yerinde…

Susuyorum bırakmadan etimi kemiğimi
İliğim tutuşuyor
Fasıllar ardına sarkan bir Hüzünle
Maverasında yaşamın ve ölümün tam da orta yerinde
Kendi kendimle barışlar kuruyorum
Bıraktığım tüm savaşların peşinde…

Dizeler yalnız bir buzağı gibi anımsıyorum
Coşkulu hatıralar hiç olmadığı kadar derin ve en derin yerinde belki de
Şimdi şimdi yeni bir zamana yelken açan Vikinglerin sözlüğünde
Buluyorum Tanrıları uğruna savaşanların kutsal bakışlarındaki manayı…
Eskirken kandillide yanan bir papağan konuşurken içinden ta kendisiyle….

Irmakları bulup getirmek peşindeyim
Gelmek bir dünyadan diğerine kadar uzanarak
Edindiğim tüm tecrübelerle koynunda
Yeşermek ve soluk almak tutkusunda
Bıçak soğukluğunda gırtlağıma dokunan tüm zamanlarla…
Yazarak barışmak istiyorum tüm buhranlarımla…
Bilmek isterken sesini
O kundakta ayaklarını öperken annen
Bilmek dilerken ismini
Bir şenlik ortasında
Parmağımdan çıkan tüm bu şeyler maksatsızca karanlığa yuvarlanan gözyaşlarımda…

Şimdi eskimedim sana
Hala diriyim
Gözlerine yalvarıyorum
Ellerim açık bakışlarımla ancak
Sana dua ediyorum…
Allah’ım sana yalvarıyorum…

Komşu kızı mesrur bir hediye getirse sanki
Bıraksa onu bir köşeye ağlasa dişi etinde kemiği
Gözlerim bir balçıkta pişip yuvarlansam bile bir diğeri
Kızarken güneşin kalburlu zamanında…
Sırtım tuzaklardan artık bıraktım şehirlerin çok yüce naralarını da
Yarılarak gölgemde sana sunduğum tüm hatıralarımla
Şimdi sensin ey güzeller güzeli esmasında
En güzel isminde dirilten ve güzelleşen bir diğeri
Seninleyim ve seninle olmak
Gözlerin o vuslat merhabasında
Yaşaması tüm şenliğini
Allah’ım Seninle olmak…

Zaman kuvvetle
Sesimde ekşiyen sesin
Bir tufan gölgesinde
Öpüşen iki güvercin
Düş ötesinde koynun bahar aynaları
Kırılan papatyalar
Sakin Gelincik
ve bileklerinde parlayan Turna gerdanları…

Sancılarım etimde
Gözlerine dokunuyor tenim
Titriyor göz kapakları
Bir şelalenin
İçinden geçerken senin ense tüylerin
Ürperiyor
Dimdik güneşe bakıyor saçların
Rüzgâra ağıtlar yakıyor
Ninniler söylüyor
Güneşin batan kızıllığına…

Bakıp dostun yüzüne
Sütlücede bir minare
Bükülüyor Halice
Eskimeyen hatıralar
Galata köprüsü üzerinde
Güneşe dokunan mürekkep bakışların
Altın varak ve tezhip çekiyor
İstanbul sülalesine…