göklerin rengiyle boyandı çehrem
zaman artık bana bir arpa boyu
döndükçe uzadı sonsuz dairem
dünyada tutsağım gördüm tabloyu
boşluk mu 'hiç' değil yokluk mu uzak
kan çekti beynimden bu ifrit soru
gaybın bilmecesi aklıma tuzak
kavradıkça kolayı, bildim en zoru
ısındıkça küre soğudu kalbim
fikrimin zerresi yıldızlara denk
geceden ve günden çekildi elim
boyadı aklımı dünya adlı renk
sesler sustuğunda başlar bir koro
-ey sen yalnız adam kimde saklısın
sordukça harlanan yakan bir kor o
her şeye benzerken neden farklısın
ayda ve gecede bulduğun sihir
kalır mı elinde nadan hokkabaz
ne aşk-ı güzaftır ne de bir şiir
yok..ruhumun sırrı or'da olamaz
bulduğum her cevap bir soru oysa
bu gürültü esnek bu hız muallak
Rab alemi getirip üstüme koysa
aklımdan bin soru çıkar muhakkak
bulutlar gökyüzü yağmur ve rüzgar
hep O'ndan sesler mırıldanıyor
zihnimi aşk ile kavuran bu har
sönmeden beynimde her an yanıyor
mesafeler girdi gökle arama
yeryüzü çilemin dergahı oldu
ilaç olsun diye zaman yarama
ölüm yokluğumun izahı oldu
gecenin her anı ruhuma sindi
aklın alanına karıştı gerçek
sanki ruhum demin hiradan indi
közledi aklımı aşk denen mercek
örtünsem bir sıcak şal gibi suyu
parlasa üstümde ay aydınlığı
dünya kalbime set ruhuma kuyu
cezir olsun bitsin med dargınlığı
beynimdir akrebin döndüğü kadran
saat lime lime ruhumu yırtar
ölümden dem vurur yalancı zaman
ey Rab kurtar beni kafesten kurtar.
beynimde eriyip zamanın kumu
camdan bir küreye kapatır ben'i
bu kum eridikçe kapsar ruhumu
fanustan izlemek azap alemi
beynimdir akrebin döndüğü kadran
saat lime lime ruhumu yırtar
ölümden dem vurur yalancı zaman
ey rabb kurtar beni kafesten kurtar
zaman neşteriyle kalbimi kesti
kan doldu içimin patikaları
o neydi nereden gelen bir sesti
bana azap etti dakikaları
ufuklar alamaz artık bendeki
bu yırtık bu yarık düşünceleri
esas deprem ruhta çatlak tendeki
büyük kıyametin alametleri
içimin sesleri kırk satıra denk
paramparça böler ıssızlığımı
öyle bir çığlık ki ta kabire dek
bağ'rır kulağıma yalnızlığımı
kuşkudan kurtulsa zavallı aklım
secdenin zamkına koysa alnını
yapışıp kalkmasa o boş meraklım
duysa meleklerin hal beyanını
bu kargı beynimde dönüp durdukça
dilimler aşk ile keser bağımı
üzerime sıçrar aşktan kaçtıkça
şüphenin zifosu şirkin lağımı
bakmaya korktuğum aynalar kırık
yaşamak sanki bir ölüm arası
rüzgar lal ay suskun gülde hıçkırık
yetsin bitsin hüzün muhatarası
ben alemde cüzüm cüzde bir LAyım
mübelliğ dilinde ince bir sihir
her seste her harfte ben onunlayım
söz beliğ olsa ne beynimde zehir
kırılsın kalbimiz sönsün odumuz
sulh olsun kavgamız yeryüzü ile
bu cinnetten çıksın kötü kokumuz
dizdarıyız dünyanın gökyüzü ile
göğsümde sıkışık muharriş bir yel
elimden sağılır artık unutlar
bu ne giyotindir ne ip ne de tel
boğazımı sıkar kara bulutlar
öfkemi sarmalar bir siyah nazar
müşfik bir anne edası ile
bir şirin babadır şimdi bu mezar
ölmeyi dilenen gedası ile
m.M..
Münzevî MuhayyelâtKayıt Tarihi : 22.2.2012 20:38:00
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
![Münzevî Muhayyelât](https://www.antoloji.com/i/siir/2012/02/22/cile-ye.jpg)
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!