Öyle olmadık şeyler yapıyorsun ki bazen,
Kessen bir damla kanım akmıyor,
Kahroluyorum.
Cezalandırmak için seni
Önce gözlerini unutmak istiyorum.
Alıp fırçamı elime,
Paletimden bir tutam siyah sürüyorum.
Kalplerinde aşk işaretiyle doğar kimileri... Yeryüzüne gönül indiremez onlar... Hayatı ve insanları anlarlar,hayata ve insanlara merhamet duyarlar,ama hayatın ve onun içindeki insanların yaşadıkları gibi yaşamazlar.
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
Devamını Oku
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
Yumuşak bir dil kullanılmış
böylece saf ve berrak ifadeye
yer açılan bir şiir oluvermiş.
TEZATLARI olmayan.
TEBRİKLER
Bu eser***10*** buyur edilir antolojime
Vursalar üstüme demir kilitler,
Ayak bileklerime de zincirler,
Fark etmez hiç ziyaretçim olmasa bile
Yüreğin zindanım olsaydı eğer… /
İstesem de sana bir türlü kızamıyorum
Sevgilinin aldırmazlığına rağmen sevgiliye olan aşkın ne kadar da samimi olduğunu vurgulayan bir şiiri kendimden geçerek okudum. Bu şiir çok hoşmuş anneciğim...
ÇOOK beğendim. okudum, bir anda her şey güzelleşti, ısındı, sardı, sarmaladı sanki. tebrikler.
''Kısaca seninle cehennem ödüldür bana, sensiz cennet bile sürgün saayılır'' der gibiydi şiir. Ne kadar kızsada bir gülücük bir tatlı tebessüm yüreği eritiyor e sevda güçlü olunca kapı gıcırtısı bilemelodi gibi olur. Öğretmenimi ve güzel şiirini tebrik ederim.
'Ömrüm seninle güzel' diyebilmek, bu sevgiyi hissetmek...
bütün çıkmaz sokaklara rağmen, böyle bir sevgi pes etmez! yeni sokaklar buldurur mutluluğa giden..:)
yüreğinizin sesi hiç susmasın.. sevgiyle...
Ellerinize sağlık keyifle okudum Naime Hanım..Sevgiyle..
Sayın Öğretmenim;
Çıkış Yok şiirimi bugün yayınladım. Sizden çok anlamlı bir yorum gelince bir çıkış da ben yapmam lazım dedim. Karşıma sayfanızda ÇIKMAZ SOKAKLAR çıkmaz mı? Çıkışı bulmuştum belki de. Daldım şiirin içine... Okudum, okudum bir türlü sizin gibi çıkışı bulmaya çalışan olarak kızamadım. Ziyaretsiz şiirlerimiz yoktu bizim. Hatta ufka yelken açan çıkış kapılarıyla dolu şiirlerle doluydu temiz sayfalarımız. Çıkışa çıkmaz sokaklarda ilk çare bulan oluyordu öğretmenim. Çıkmıştık, çıkıyorduk çıkmazlardan, el ele vermiştik...
Çıkış Yok
Yollar çıkmaz sokağa çıkmıyordu,
İnsanlar çıkmazdaydı,
Çıkışı olan sokaklarda da yürüyen insan yoktu.
Çıkara çıkıyordu insan...
Çıkmaz, hayatımızdan bir türlü çıkmıyordu.
Belki de çıkmazı hayatımızdan çıkarmayı bilmiyorduk.
Bölmeyi, toplamayı, çarpmayı kendine yontmayı öğretmişlerdi bize,
Çıkartmayı öğrenmiş, çıkaramıyorduk bildiklerimizi,
Çıkışı bulamamak gibi bir kayboluşun,
Geri dönüşe izin vermeyen,
Hayatımızın çıkmazı buydu belki de!
Bir yolda ilerlemek gibiydi yaşam,
Köprüden önce son çıkışı kaçırmıştık sanki!
Maça ulaşacaktık, zar zor ulaştık,
Çıkışı kaçırdığımız için geç kalmıştık,
Maç başlamıştı ve seyirciler bağırıyordu,
Buradan çıkış yok!
Nereye gitsek çıkışı bulamıyorduk.
Haksızlığa, adaletsizliğe bir çare arıyorduk,
Adalette o kadar adaletti değildi beşeriyette,
Böyle bir ortamda çıkışı bulabilmek büyük bir meziyetti.
Çıkış ile çöküş arasında kalmıştık.
Hayat bir maratondu ve çıkış ile başlardı,
Hak edilmeseydi çöküş ile bitmezdi.
Önder Karaçay
Saygılarımla... O kadar mükemmeldi.
Duygulu şiirinizi beğendim. Gönlüne sağlık. Kutlarım. Selamlar...
Bu şiir ile ilgili 89 tane yorum bulunmakta