Bir umuttu yaşamak,çıkmaz sokakların sonunda kaybolan.
Ağıtlar yakmak,harcanan yıllara ve ölümüne tutsak,acıların kıyısında sürgün yüreklere namzet akşamların,vurgun yemiş şafaklarında suskun gözlerin.
Eğreti bakışlarında coşmak,çöllerde duru sular gibi var olmak,ayazları yakmak,kor ateşlerde alev alev savrulmak ve seni unutmak için ne varsa orta yerde sahiplenmek,sonrada garip bir yüreğin boynu bükük dönemeçlerinde ipe vermek maziyi.
Ağlamak,sessizce,suskunluğun kahreden yakarışlarına aldırmadan çığlık atmak,haykırmak yürekte ne varsa,son kırıntılarıda rüzgarlara savurmak acımasızlığın tam ortasında senden uzak yeni bir yaşamak,yok,ölüm ondan ötesi,ondan ötesi karartma.
Yıldızlar cellat olur gecelerime,varlığına kurban verdiğim yüreğin ortasında hançer,tozu kan yolların,ne mümkün sana koşmak sonu çıkmaz sokak.
Kapkara bir bahtın umut kokan hikayesine doğar umut dolu kızıl şafaklar,artık gitme vakti gelmiştir çağırır sinsice çıkmaz sokaklar,senden öte,benden öte uzak yarınlar..
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
Çıkmaz sokaklarda da kalsa insan, unutmak mümkün değilse işte o acıtıyor insanın canını.
Kalemine sağlık, sevgilerin çıkmaz sokakların sonunda kaybolmasın sevgili Namık.
Bu şiir ile ilgili 1 tane yorum bulunmakta