BİR GARİP YOLCU...geldik gidiyoruz işte...
SADR-I CİHANDAN gönlümün pınarına iliştirildi
korkuda kimmiş; endişede neymiş eyvallah de gitsin gönül bağından
durma...! adımını daha da hızlandır koş bakalım irem bağına
bugün endişeye yer yok,gir insanların kaygılı,sancılı yaşamlarına
anlat onlara şu misafirhanenin kahır yeri olmadığını
anlat her saniyede BİR YILDIZIN KAYDIĞINI
ve CEREN BEBEĞİN kısacık ama huzur dolu yaşamını
Kalplerinde aşk işaretiyle doğar kimileri... Yeryüzüne gönül indiremez onlar... Hayatı ve insanları anlarlar,hayata ve insanlara merhamet duyarlar,ama hayatın ve onun içindeki insanların yaşadıkları gibi yaşamazlar.
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
Devamını Oku
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
KALEMİNİZE SAĞLIK EFENDİM
farklı ve etkili bir kaleminiz var...sizi tebrik ediyorum Pinar hanım.
SADR-I CİHANDAN gönlümün pınarına iliştirildi
korkuda kimmiş; endişede neymiş eyvallah de gitsin gönül bağından
durma...! adımını daha da hızlandır koş bakalım irem bağına
bugün endişeye yer yok,gir insanların kaygılı,sancılı yaşamlarına
anlat onlara şu misafirhanenin kahır yeri olmadığını
anlat her saniyede BİR YILDIZIN KAYDIĞINI
ve CEREN BEBEĞİN kısacık ama huzur dolu yaşamını
sor bakalım Sultan Süleyman gibi uzun ömürlü olmak isteyen var mı?
koşsun o halde gül bahçesine,kalbi güzelliklere,inşirahın merkezine
kim demiş dünya ihanet içinde,kendine ihanet eden herkesin kendi bedeninde
gönül ağacını abes fikirlerle çürütme,filizlenmesi uhrevi müzikalde
kulakversene...bak duymuyor musun cihandaki harikulade nağmeyi sende
yoksa inat mı ediyorsun latif musikiyi duymamak için var gücünle
hüma kuşu seni çağırıyor,güneş sana hergün selam duruyor
senin ruhunada SADR-I CİHANDAN bunlar uçuyor mu hele bir dinle
o halde ne duruyorsun...EY NAS! ! koşsana sende bu zarif davete
''dem bu demdir cancağızım 'demiyor mu RUMİ''DE
ürkekliğini bu andan itibaren güvercinlere teslim etsene
dünya seni boşuna çağırmıyor; biliyor musun irem bahçesine
çünkü HAK aşıklarına burda buluşmak yok
seni orda bekliyor İBN-İ ARABİ ve RUMİ 'de
inşallahu Rahman kucaklayacaklar sabredersen sevgiyle..
tebrikler pınar
yüreğine sağlık kalemine kuvvet
gönlüne huzur gelsin
saygılar
osman karahasanoğlu
MÜKEMMEL BİR ANLATIM,,TEBRİKLER PINAR,,KUTLUYORUM YÜREĞİNİ,,
çok güzeldi..................saygılar
Pınarlar kadar arı ve temiz bağrınızdaki iman ateşi hiç sönmesin.Pınar Hanım kızım bu gün *Dünya Özürlü Günü*bir şiir yazıp sayfama astım bile.Sevgilerimle.
Bu şiir ile ilgili 6 tane yorum bulunmakta