Merhametimin ihanetidir
Yeniden seni sevmeyi düşünmeme asıl olan.
İhanetinin merhametidir
Beni sana unutturmayan;
Şiirselliğindendir de aşkın bunu sen kabul etmezsin!
Yabancıdır her el sana, dokunursa kanatır seni
Şimdi elimde bir cennet gibi ellerin
Kalbimde ahiret gibi belirsiz
Düşüncelerim cehennem
Sensizlik kabir ızdırabı...
Dünyevi her şeyden yoksun bıraktın sevgili..
Varlığın zaman, yokluğun bir an..
Savurdum rüzgara küllerimi
Avuttum düzelmeyen şu hayatımı
Kendi savaşımı kaybediyorken
Bir de kaybettim seni döndüremedim
Her yanımda savaşın izleri
Rüzgar mı beni uzaklaştıran tüm başlangıçlarımdan
Yahut serin bir lodos mu gönlümdeki yelkenlileri deviren
Koylarımda dalgakıranlar var benim
Giremez öyle her isteyen gemi...
Bahsedemiyoruz ya bazen bitişlerden
Tebessüm edip gömüldüğümüz matemdir derinlerde
Diyorlar ki bana sen değişemezsin
Değişmek istemedim görmediler ki
Diyorlar ki bana çekip gidemezsin
Gitmek istemedim ben anlamadılar ki
Koşarken rüzgara doğru
Beklentilerimiz de umutlarımız kadar umutsuzluğa kapılmıştır aslında. Umutsuzluk: öyle aşinayız ki bu tanıma, tanımlarken bile aslında sinyallerini veriyor her bir satırda... Nedense hepimiz büyük bir gayretle sözde yaşam savaşları veriyoruz, yanıltıyor bizi zihnimizin oyunları, tanımsızlıkla sınadığımız tüm bu yaşayış metamorfozları insanı ister istemez akıl üstü bir oyuna itiyor çılgın badireler atlatan yaşam savaşlarımızda...
sözler duyguları;duygular mantığı; mantık ise bizlerin hür iradelerini al-aşşağı ediyor fakir bir zihin teranesinde... sözde savaşlar, kuramlar, varlıklar, soykırım denilen asparagaslar, politik oyunlar hepsi aynı tema içerisinden fışkıran 1001 gece masalları kıvamında... umudunu yitiren insan benliklerinin farklı renk, ırk, dil, din gözetmeksizin yakalandığı amansız hastalık olan umutsuzluğunsa çağımızın en büyük problemi halini almasında baş rolü oynuyor bu meymeletsiz meret...
baksanıza çevrenize kaçı yaşamdan korkmuyor bakın ama görerek bakın bakmak için değil görmek için bakın.. çaba sarf ediyoruz deniliyorsa faydasız feda etmeden olmuyor bazen.. neyi feda edeceğiz ki uzayan haber başlıkları, sonsuzlaşan ve herkeste görülen depresif ve pesimist isyan arbedeleri, omurgasız canlılar kıvamında sürünerek ve kıvrılarak değişkenlik gösteren rasyonellik ve reelistlik zaman darbeleri.. hangimiz ne gibi yaşıyoruz ve hangimiz yoldan karşıya geçiyoruz bilinmiyor...
yıllardır öğretilenler ve yıllardır bu öğretilenlere verdiğimiz tepkiler değişmese de, yenilenemese de bu mantıksız mantık söyleşileri durmadan gayret ve azimle savaşanlarımız da yok değil elbette...
yani hepimizde omurgasız değiliz ya...
umutsuz olmayanlar da var elbet hayatta!
Anlatsam herkes anlardı,
bağırsam belki,
herkes duyardı..
Tarif etsem,
Tanımlasam ve
Hece hece soyutlansa kelimeler..
Konuşmayacağım sen gidersen
Bir daha kahve içmeyeceğim
Reklamlarda sesi açık kalacak TV'nin
Kitapları yakacağım ve kelimeler yangın.
Eğer gidersen kızılı sevmeyeceğim
İnandığınız tüm gerçekliğin yalan olduğunu anladığınızda ölmek isteyeceksiniz
Oysa ben yeni kapılar açacağım ve karşımda sadece kendi doğrularım olacak..
Nasıl güldüğümü sorguladığınızda acıların rengi siyaha dönecek..
Oysa ben siyah bir gecede doğdum karanlığı güneşimden daha yeğ bilirim..
Neden diye sorduğunuz tüm sorularınıza gülüp geçeceğim..
Oysa siz anlatacak, açıklayacak ve anlamayanlara bağırıp gürleyeceksiniz..
Hiç bir cümle de seni kullanamamaktır belki de aşk..
Hiç birini sen kadar güzel bulmamaktır.
Seni koyamamaktır belki kendim dışında bir ismin yanına
Bir sıfatı senin sıfatından üstün tutamayışımdandır..
Hatta denk tutamayışımdan..
Hiç bir güzellik senin yanında değil güzellik ve
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!