Gece ve gündüz, usanmaksızın etrafımdakiler
Hep İstanbul'dan bahsederdi.
Ve benim çocukluk inancım oluşmuştu:
İstanbul'da yaşayan herkes cennete giderdi.
Gençliğimde farkettim ki
bir kaç gündür
güneş doğmuyordu buralara
düşündüm de, çiçeklerin işi olsa gerek
son zamanlarda
bir söylenti tutunuyordu kulaklarıma
güneşi karşılıyorlarmış
bir de kuşlarla gelmeyi denesen
güneyin
en kestirme en selametli yollarını onlar bilir
çıkıp bir dağa kırlangıçlara söylesen
hem aralarında seni görecekleri için onlarda sevinir
Avam duygularım incitmesin seni,
Ruhumun en güzel kıyısını dalgalar çaldı.
Ey gül! Bugün de giy o kırmızı elbiseni,
Görmez misin? Siyah bulutlar nasıl da alçaldı!
Terziler ne bilsin! İstanbul kaç bedendir?
Çoğu İstanbul'u hep göz kararı diker.
Kimine bol gelir İstanbul, kimine ise dar,
Uyanı da uymayanı da üzerine hep İstanbul'u giyer.
************************
engebeli göründüğümün farkındayım
ince belli zarif patikalar bir tepe başında bitiyor
ben o gördüğün ihtiyarın arkasındayım
az sonra göreceksin
dağ yoluna vardığımızda öne hep beni itiyor
gündelik ihtiyaçlarım için bile
hafızamda boş yer kalmadı seni düşünmekten
odaların hepsi senin tarafından tutulmuş
otel gibiyim
ki bir kaç günlüğüne ısrarla boş oda
kiralamak isteyen dostlarıma
eski sobamızın hatırasıydı
akşamın ilerleyen vakitlerine kadar
aile fertleriyle beraber olmak....
günümüzün en güzel icadı deyip
her odaya bir soba* kurunca
İadesini bekliyorum uçurtmalarımın,gökyüzünden
Kimseye söyleyememiştim çocukken elimden alıverdiğini
Ve kimse söylememişti; bana olduğu kadar
Uçurtmalarımın gökyüzüne de hayat verdiğini!
Sevdiğim! çok sevdiğimi zannetmiştin; özür dilerim!
Sen maziden gelen bir esinti
Kah uysal,kah deli
Bazı poyraz gibi soğuk
Bazı lodos gibi sıcak
Bazense dört bir yanımı saran fırtına olarak
Korkuyorum çünkü:
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!