Gemiler yanaşmaz ona, uzaktan şöyle bir bakıp geçerler
İklimi hazan, boyunca bozkır, tekdüze toprakları
Dalgalarla uzaklaşır, gaip hayallerde sönen fener ışıkları
Beklenilen geciktikçe, yabanıl otlar örtünür üstüne
Dikenleri kes, toyluğu gör, geç kalmış tohum ekimi
Gerçek bir gemiyi bekler artık, gemiden çok, beklemeyi…
Tinimizde bir kesik
Kanar durur
Tanrı vergisi, eksiğiz.
Yanlış yarılarda tamlanma sancısı
Üçüncü tekil şahıslara adanmış
Gelgeç zamanlar
Dış kapı açık, perdeler kapalı...
Salonun ortasında ahşap kutu, resim
Beyaz örtü, bıçak!
Karşısında şiirin nesnesi
İçinden ağıt yükseliyor
Ses yok, sadece görüntü...
Sesinin odalarda yankılanması
Ellerini duvarlarımda hissetmek
Koltuk değneklerini tabanımda
Şimdi sessizim, kavgalar...
Ne uzak hatıralar
Oysa kırk gün oldu sen gideli
Açlığın sınırında,
Dört duvar bez parçası arasında,
Birbirimize sokulup soğuğun karanlık ellerinden kaçarken
Sarsıntıyı unutmak…
Açlığın sınırında, insan uğultularında
Tadı damağımda peynir
Ve kırmızı şaraptı
Sana dair anılar.
O geceyi hatırla:
Atları tarlara sürdüğümüz
Kıpkızıl nar düştü dalından
Sırrı ortaya saçıldı
Taneleri hamdı
Bekleyende düş zahiyatı...
Cihan Abdal, 04 Nisan 2020
Adamın sırtında ceket
Ceketin altında gizli geçmiş
Adam ceketi geçmişin üstüne giymiş
Aynalı gözlüğünde bugünü
Çocukluğu bakışlarında mahfuz
Değişir rüzgarın yönü
Bir fikir, esir alır zamanı
İsyan kokar sokaklar
Rögarlarda tohum ekimi
Aşerir kaldırımlar
Kaldırımlar, kan izi...
Yağmuru izliyorum
İnsanları
Damlalar gibi
Gökyüzümden düşen
İnsanları
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!