katledilmiş yıldızları görmemek üzere
gökyüzüne kapandı gözler
ne pişmanlık düşer çıplak duygulara
ve pırıltısını yitiren sözcüklere
ne de nefret biriktirir kalp
taşıyamadığı nefesle
ruhunda acıyan son aşk duasını fısıldayıp
boğulmaya ramak kalan umutlarımın yaralarını sararken
siyah bir intihardan koparılıp alınan gözlerim
arsız bir majör depresyonun esiridir iliştirildiğinde
sıcaklığını hiç tatmadığım kederli avuçlarındaki hayat çizgisine
düşündüğün kadar yaşanıyor kıyamet
anıların aşka kurduğu salıncak
öfkeyi nereye savuracak? ...
keşke yumağından örülmüş bir ömür
pişmanlık nakışlanmış her yanı
dönüp yakalasam saçlarından zamanı
temmuz’ a emanet etsem gölgemi
geceye düşse ve orada kalsa...
yıllar uzanırken yorgun koynuna
son yolcusunu uğurluyor zaman
yalan ağıtlarla sarılıp toprağa
gözlerini saçlarıma dikiyor
ellerimde yarım aşklar
alnımdaki yazının komplosu
ayrılığın erdemi bilinseydi
aşk incinmezdi bu kadar
sığındıkça rüyalarına korkularım
tırnakları yenmiş parmak uçlarında tutarken hayatı
ayak seslerini saklama çabasıyla
dünlerim koşar arkamdan.
'hayır' demeyi henüz beceremeyen
utangaç sesiyle gençliğim
üzerindeki beyaz elbise uçuşurken ve
bana rağmen sana sakladım beni
sen kırdıkça onararak kendimi
ah hayat
saçlarından tutup yılları
peşinden sürükler acımasız zaman...
krizantem kokan sahipsiz geceler
kasım’ı öper şimdi dudağından
boynu bükük sokak lambalarının ışığı okşarken kaldırımları
sensizliğin yoksulluğunu örtünen anılar
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!