ÇİĞDEMLER AÇAR DÜŞTÜĞÜ YERDE
Yan yana uzanır şehitler
Bir elinde Mushaf
Bir elinde Musa’nın asası
Bir elinde kutsal kitabın
Das Kapital'in nüshası
Berdelimiz tutsak
Halay çeker haydut tayfası
İnsanlık türküleri sürünür yerde
Kadınıdır, namusudur
Mukeddesatıdır misası
Kanı kurur böylesini görenin
Nutku yutulur
Yavuklusu tutulur da onulmaz derde
O çiğdem gülüşlü gelip karşısına durur
Bir ateş oturur yüreğine karanfil olur.
Bahara durmuşken şiir
Yanar ha yanar isyanlara götürür.
Çiğdemler biter düştüğü yerde
Alnına güneş vurur
Zalime alçaklıktan
Mazluma aşklıktan
Yavuklusuna açlıktan
Yiğide adam gibi ölmek de var kaderde
* * *
Bakma unutulduğumuza
Yok bunun aması eğeri
Kör olası paylaşılmayan
Emeğin artık değeri
Bunca çilenin
Bunca kanın bedeli
Unutulmaya müstehak mı
Dağıtılmışlığımıza bakıp da
veririsen hükmü
Bu koskoca bir tarihe hak mı
Söyle anam babam söyle
Bu yarasını yalayan
Bu yavrusunu dalayan halk mı
* * *
Varsın tohum toprakta çürüsün
Varsın
Eris’in
İris’in
Bilumum iblis’in
Yazılmış yazılmamış
Kitapta geçen
Köpür köpür sağrılarıyla
Atlıları üzerimize yürüsün
Her türden dürzünün deyyusun…
Biz deviririz tahtları
Biziz yere seren padişahları
Biz ki
Zalime zorbaya işbirlikçiye.
'Şah, mat! ' çeken
Biziz ipliğini pazara çıkaran Zeus’un
Kaç milenyumun küllerinden çıkarılıp çelişkiler
Tarih emekçi ellerle yazılır
Nasırlı ellerle
Avuçlarımızda soğuttuğumuz demirlerle
kalelere kayalara
kafalara sayfalara kazılır
* * *
Apansız devrilip bir uluçınar gibi yatarsın
Gelip kuş tüyü yataklarında
Engerek olur
En olmadık zamanda sokarsın en sevdiklerini
En sevildikleri yerinden
Yanarsın
Düşlerine bulaşır isin
Yemeklerinde kokarsın
Kanar okurken tarihin her sayfası iblisin
* * *.
Sahi be
Bu sislenen
Bu pislenen
Bu süslenen
Bu can evinden şişlenen
Bu riyalarla beslenen değil
Bizim kardeşlik
Bizim özgürlük
Bizim can verdiğimiz
Nerde kaldı karçiçekleri
Nedendir rest çeker ölüm
Yaz demedik
Ayaz demedik
İşkencelere zulümlere direndik
Canımızla kanımızla toprağı
O kadar da besledik oysa
Ala şafakla gelecekti hani
O ay yüzlü sevgili
O yayla güzeli
Şimdi nerde
Zemheri de çok uzadı
De hele
Akça deniz
Gümüş dere
Söyle bre,
Neden geç kaldı cemre
Nedendir yuğ yağar
Ağıtlar düşer sehere
Derya deniz olmaksa sevdası
Zincir vurmak reva mı
Akıp giden nehire
Varsın zulüm ömrünü ölüsünü sürüsün
Kör karanlıkların zulmü
Uysal uslu itaatkâr
Zabıt kâtiplerinin tıkırtısı
Zaptiyeler riyakâr
Nice zincirlerin şakırtısı
Kazınmış belleğimize
Gülüşümüze gölgesi vurur Kabil’in
Ama çare yok nehrin akışına
Yürekler kanıyla yeşerir Habil’in
Her gün biraz daha yıkılıyor
Mısır piramitleri firavunun
Koskoca bir incir boy vermiş yerinde
Bozulmuş asma bahçeleri Babil’in
Aşk olsun
Onca insan güzelinin
Cellâdının adını bilene
Diş bileyene aşk olsun
Bulabilene aşk olsun
Yerini Kabil’in
Babil’de ne ki
Nice sevdalar bozuldu
Nice sedalar susturuldu
Şu evren de
Sevda-yı âlemde
Kaç kez karartıldı
İlk yaz sabahları
Portakal kokmuyor artık bu şehirde
Bir ışık, bir aşk arar
Kan kokusu akan nehir de
Bir kaşık sevgiye muhtaç bu gönül
İnsanlığın dipsiz kuyulara atıldığı yerde
Bilirim
Sevdadır güç veren sevdaya
Kuşkuya kapılsam
Bir çocuğun zümrütten süzülmüş
bakışlarıyla aydınlanır yolum
Güzel olsun
Güleç olsun
Gümüşlü olsun diye yarının yüzü
Aşk olsun yarını düşleyene
Koşana düşene
Aşk olsun ölümünü gülüşleyene
Ömrüyle ödeşene aşk olsun
Musa’ya dert olur halkının ihaneti
Katran gibi oturur yüreğine
Gözlerinden okunur sefaleti
Lavaboda veremli tükrük
Bine bin veren zifti cehaleti
Ne arı var
Ne namusu ne de hayası
Okşamaya kalksam bir sabinin başını
Çatar da kaşını
Dikilir karşıma
Karıncalar üşüşesi
Kurtlar düşesi Firavun'un mumyası
Gideceğim ama
Çiçekler ölmesin diyorum yüreğimde
Bilirim güller de açar ısrganların
Çakırdikenlerin bittiği yerde
Sevda bıtrak gibi yapışır paçasına
Kinin nefretin
Yapışır yakasına
Sefilin sefaletin
Kör adaletin, cehaletin
Bin bir türlü kılığına
Şeytanın donuna
Alicengiz oyununa
Kalemşörlerine
Burjuvazlarına
Entel kahpelerine
En korkunç ölüm makinelerine inat
Çelikten kapısıyla
Yıkıp yedi kat zulmün kalesini
Karun’un
Firavun’un
Bileğini bükene aşk olsun
Zalimin zulmüne inat
Aşk olsun bir fidan dikene
Sevene
Sulayana
Sevmeyi bilene
Yüreğinde yeşertmeyi
Makamında büyütmeyi
Becerebilene aşk olsun
Aşk olsun
Fetih olmasa da “Akın! ” diyene
Aşk olsun umuda
Aşk olsun 'Yakın! ' diyene
Firavun’un Karun’un bileğini bükene
Hakkını zalimden deve dişi gibi sökene
Aşk olsun
Özgürlüğü dağların doruğuna
Seviyi yüreğinin burcuna
Emeği her ağacın en ucuna dikene aşk olsun
Aşk olsun
Sevgiyi sulu sepken gibi yağana
Günaydın gibi doğana
Güze durmuş melengiç gibi silkinip
Küncü gibi dökene aşk olsun
Canımsın sevdamsın benim.
Mahmut Nazik 2009 Mersin
Mahmut NazikKayıt Tarihi : 18.4.2010 01:49:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Seviyi yüreğinin burcuna
Emeği her ağacın
En ucuna dikene Aşk olsun
Aşk olsun
Sevgiyi sulu sepken gibi yağıp
Güze durmuş melengiç gibi silkinip
Küncü gibi dökene aşk olsun
MÜHTEŞEM DİZELER ..SEVEREK OKUDUM . CANİ GÖNÜLDEN KUTLARIM USTA KALEMİ . TAM PUAN SEVGİYLE
Fetih olmasa da “Akın! ” diyene
Aşk olsun umuda
Aşk olsun 'Yakın! ' diyene
Hakkını deve dişi gibi sökene
Aşk olsun
Özgürlüğü dağların doruğuna
Seviyi yüreğinin burcuna
Emeği her ağacın
En ucuna dikene Aşk olsun
Aşk olsun
Sevgiyi sulu sepken gibi yağıp
Güze durmuş melengiç gibi
Silkinip küncü gibi dökene aşk olsun
bir solukta okunan bu kısacık ama içinde duygu seli barındıran kaleme aşk olsun.....
Katran gibi oturur yüreğine
Bine bin veren zifti cehaleti,
Gözlerinden okunur sefaleti
Okşamaya kalksam bir sabinin başını
Çatar da kaşını
Dikilir karşıma
Karancalar üşüşesi Firavun'un mumyası
karşımda duran bu güzel şiirin şairini kutluyorum. ayrıca paylaşım için de teşekkür ediyorum. selamlar
Müthiş bir tiradı dinlemekteyim.
Bir kez daha okumalıyım..
İzninizle..
Yürekten kutluyorum.
Erdemle.
TÜM YORUMLAR (43)