karın kapattığı yollara bakarken
sen gitmekten söz ediyordun
ben çemberin dönüp aynı yere gelmesinden
bak burası kaldığım yer; kış manzarası
aşk dediğin kardan adam
kandan kına yapmışlar
ellerine yakmışlar
dünya denen gelini
duvağından asmışlar
biz şimdi aşktan Burka
hiçliğin mor alfabesi, çiçeksiz
bahçeyi bahçen bil, demir
asasıyla geçerken ömür
gittiğinin ertesinde nasıl bir deniz
sabrın çatladığı yerde
lirik şiirler yazıyorum
eve dönsün diye kalbim
bu kaçıncı kış, uykusuz
bir sarnıç gibi gecede
günahkâr soluğuyla tanrının
yakama çürümüş çiçeği
taktım da geldim. sesim
yokuşlarıydı içimin, indim çıktım
debelendim. sen söktükçe ben ördüm
düz ters lastik haroşa
çıplak gövdemi şiirle dövdüm
o senin ıhlamur duruşun
oğulotum bal köpüğüm
evler kapılar boyu
boynundaki kuğuyu
besleyip doyurduğum
o senin çarşı pazar duruşun
şimdi psikanaliz. masamda kuşlar yürüyor
bugünü yaşama arzusu varoluşsal psikoterapi
cezalı çocuk kapıyı yumrukluyor
vesikam hypatia'dan siyah heyaz
beyazında annem bakışlı bir kadın oturuyor
siyahı önlük diye giy giy eskimez
yorgun atlar gibi geliyor
yaralı orman ağulu dağ
kar yüklenmiş dallar gibi geliyor
beni diyor, taşların arasında
bir su sesi gibi sakla
gün iniyor, yüzüne bakıyorum
suların çizdiği yarım yüzüne
sesin resmidir harfler
yarım yüzüne bir yarım daha...
seviniyor sözcükler
meğer söz karbon
bahçe rüya
yılanı derisinden soymaya
meğer ateş
meğer köz
değilmiş. meğer taş
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!