'Zenciler prensesi olacağım.
Hayat işte asıl o zaman başlayacak.'
Pippi Uzunçorap
Çiçekli şiirler yazmama kızıyorsunuz bayım
Bilmiyorsunuz. Darmadağın gövdemi
Çiçekli perdelerin arkasında saklıyorum.
Kalplerinde aşk işaretiyle doğar kimileri... Yeryüzüne gönül indiremez onlar... Hayatı ve insanları anlarlar,hayata ve insanlara merhamet duyarlar,ama hayatın ve onun içindeki insanların yaşadıkları gibi yaşamazlar.
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
Devamını Oku
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
Mehmet Kartal 4
25.01.2012 17:41
Şiiri kutluyorum.. Şaire saygı iletiyorum..nur içinde yatsın!
Kanra545 Feyzi bey, Yani aşağıda ki (M.Ş.E.25.01.2012) bronlu yazıya göre kısaca şeriat mı olsun diyorsunuz? Evet öyledir diyorsanız.. Şeriat’tan daha derin toplum ve inanç düzeni isteyenler; gruplar ya da dini cemaat örgütler mesela Afganistan örneği neden -hafif vurguyla- sorunsuz, temiz ve insanı Allahı nı seven değilde.., devamlı kendileriyle savaş halinde olan bir toplum gidişatı var?
Ve kimlerinin de Suudiler mesela 21 yüz yılın teknoloji ve tekinik ve tüm insan keşfedilen olanak ve faydalarına rağmen…Paylaşamadıkları ne, neden mesela KADINLARA ARABA kullanmak yasak? daha bir çok mesela verilebilinir ama neden bunlar mesela?
Şeriatın özü tatbik edilmediği için bütün bu saydıklarınız oluyor.Bu dünya imtihan dünyasıdır
ne kafirin fitnesine,ne müslümanın sahtesine,ne nefsinin iğvasına aldanmadan şeriatı yaşayabilirsek paçamızı kurtardık demektir yoksa halimiz yamandır
Kimse ben günah işliyorum hiçbir şey olmuyor diye şeytana aldanmasın,kimsede ben çok ibadet ediyorum dörtdörtlük müslümanım diye kib
Bir şiir ötekine seslermiş, şiiri okuyunca İlkin Oktay Rıfat’ın şu aşağıdaki kısa şiiri geldi aklıma;
SAKSILAR
Pencerede saksılarım var benim de;
Kurulmuş asma bahçem göğün maviliğinde
Acep neden sade yaz günleri taşır
Bir demet çiçek gibi sevgilim,
Çiçekli bir şemsiye elinde?
Ah! Güzel şeyler düşünmeme rağmen
Muttasıl ağlamak geliyor içimden.
Her izlediğimde beni ağlatan Yeşilçam filminde gazino önünde çiçek satan kör kızın serenadı gibi geldi duygusal yanlarıma şiir.
Salt böyle bir izahat derin anlamlar ve yaşanmışlıklarla dolu bir şiir için elbette ki yeterli değil.
Şiirin arkasındaki dokunaklı yaşam hikâyesi şairlik yetisi, kalpten duyuş ve gözlem öğesi, bu güzel şiire ve rahmetli şairine dair önemle yapılması gereken başlıca tespitler diye düşünüyorum. Bu kadarı ile yetineyim.
Şairin ruhu şad olsun. Şiire vesile olup güne getirenlere kalpten teşekkürlerimi sunarım.
şaire utopyasından 'sesleniyor',kulak verdik
Sahih İman
Müslümanlar nasıl iman ediyor?.. Ben mü'minim, ben Müslümanım diyen herkesin âmentüsü aynı mıdır?..
Peygamberimiz (Salat ve selam olsun ona) 'Benden sonra Ümmetim yetmiş üç parçaya ayrılacaktır, biri dışında bunlar Cehennemliktir. Kurtulacak olan fırka benim ve Ashabımın yolundan gidenlerdir' buyurmuşlardır.
Elbette bütün mü'minlerin Allah'a, Onun meleklerine, Onun kutsal kitaplarına, Onun göndermiş olduğu Peygamberlere, kadere, ölümden sonra dirilmeye ve hesap vermeye inanmaları gerekir.
Lakin hem ben Müslümanım diyen, hem de kaderi inkar edenler vardır, halbuki kader Kur'anla, Sünnetle, icmâ-i ümmetle sabittir.
Dinimizde imanımızda şefaat kavramı vardır. Bunu inkar edenler imanlarını tehlikeye atmış olur.
Bütün kesin farzların, bütün kesin haramların imanla ilgili tarafları vardır. Mesela namaza hem iman etmek, hem onu dosdoğru kılmak gerekir. İnkar eden imanını yitirir, dinden çıkar. İman ettiği halde yerine getirmeyen mü'min-i fâsık olur.
Müslümanım deyip de Sünneti inkar edenler vardır. Halbuki Allah biz mü'min kullarına, Peygambere itaat etmemizi, onun yolundan gitmemizi kesin şekilde emir buyuruyor.
İmanın sahih bir iman olması için Kur'ana uygun olması gerekir.
Kur'anı yanlış yorumlayanların imanlarında eksiklik, bozukluk olabilir.
Her Müslümanın Allah'ı kemal sıfatlarla sıfatlı, noksan sıfatlardan münezzeh bilmesi gerekir.
Allah'a noksan sıfatlar yakıştırmak kişiyi imanından edebilir.
Haram olan bir işi helal itikad eden kişi dinden imandan çıkar.
Adam mü'minim, Müslümanım diyor ama namaz eskiden farzdı, bu devirde farz değildir derse onun imanı gider.
Zaruriyat-ı diniyeden birini inkar eden dinden çıkar.
Adam ben imanlıyım, ben Müslümanım deyip duruyor ama tâzim edilmesi gereken değerleri tahkir ediyor, tahkir edilmesi gereken değerleri yüceltiyor, ululuyor. Onun imanı tehlikededir.
Bir kişi, İslam'da tesettür yoktur, tesettür bize Yahudilikten geçmiştir derse o bu görüş ve inancı ile iman dairesi içinde olabilir mi?
Peygamber Efendimizin mütevâtir, mânen mütevâtir hadislerini inkar edenin imanı tehlikeye girmez mi?
Biri, dinimizde riba haramdır ama faiz haram değildir derse dinden çıkmaz mı?
Biri çıkıp, veteriner kontrolü yapıldıktan sonra domuz eti helal ve temiz olur derse, o bu inancı ile mü'min kalabilir mi?
Kur'anda, Sünnette, fıkıhta, Şeriatta zina büyük günah ve cürüm iken, Avrupa Birliği normlarına göre artık bundan böyle zina suç ve günah değildir diyen bir Müslüman bu görüş ve inancı ile imanını muhafaza edebilir mi?
Bir mü'min kısas, hırsızlık haddi, recm cezası doğru değildir diyebilir mi?
Şuna bakınız, ne diyor: Ben hem Peygamberleri ve Allah dostlarını severim, hem de Deccalları, Kezzabları, Tağutları, Süfyanları, Fir'avunları, Nemrud'ları, Hamanları severim ve beğenirim diyor, o ne biçim bir mü'mindir?
İslamda iman nedir?.. İmanın esasları nelerdir?.. Kur'ana, Sünnete uygun olan iman hangi imandır?.. İmanı gideren küfür sözleri ve amelleri nelerdir?.. İman konusunda yanlış yorumlar ve yanlış te'viller nelerdir?.. İşte bu gibi önemli soruları ve meseleleri inceleyen akaid ilminin özetini (kendisine yetecek ve kendisini kurtaracak miktarda) her Müslüman iyice öğrenmeli ve bellemelidir.
Akaid ilmi icazetli gerçek ulemadan, fukahadan öğrenilir.
Bu ulema Kur'an ve Sünnet yolundadır.
Bu ulema, ucu Resullerin Seyyidine (Salat ve selam olsun ona) ulaşan sahih icazetlere sahiptir.
Onlar Allah'ı kemal sıfatlarla sıfatlı bilir, noksan sıfatlardan tenzih ederler.
Onlar Resulullah Efendimizin izinde ve yolundadır.
Onlar Selef-i Sâlihîn yolundadır.
Onlar orta yoldadır, aşırılığa ve gulüvve kaçmazlar.
Abbasîler zamanında, Kur'an-ı Kerime mahluk diyeceksin diye Ahmed ibn Hanbel hazretlerine işkence etmişler, o mübarek zatı zindana atmışlar, sopayla dövmüşlerdi de o yine bozuk inancı ve fikri doğrulamamıştı.
İcazetli gerçek Rabbanî ulema ve fukaha zalimlere boyun eğmemiştir.
Herkes iman, İslam, Kur'an, Sünnet diyor ama din ve iman konusunda bozuk inançlar ve fikirler maalesef tedavüldedir.
Sahih bir itikada, geçerli bir imana sahip olmak isteyenler, imanını korumak isteyenler; Kur'anı doğru yorumlayan, Sünneti doğru yorumlayan, Peygamberimizin vekili, vârisi, halifesi durumunda bulunan icazetli hakikî ulemaya, fukahaya, müftülere, mürşidlere tâbi olsunlar, Allah'a noksan sıfatlar yakıştırmaktan ateşten kaçar gibi kaçsınlar, Peygamber Efendimize biatli ve itaatli olsunlar; Sünnet, cemaat dairesi içinde bulunsunlar.
M.Ş.E.25.01.2012
* Siz Aşktan N'anlarsınız Bayım
Çok şey öğrendim geçen üç yıl boyunca
Alt katında uyumayı bir ranzanın
Üst katında çocukluğum...
Kağıttan gemiler yaptım kalbimden
Ki hiçbiri karşıya ulaşmazdı.
Aşk diyorsunuz,
limanı olanın aşkı olmaz ki bayım!
Allah’la samimi oldum geçen üç yıl boyunca
Havı dökülmüş yerlerine yüzümün
Büyük bir aşk yamadım
Hayır
Yüzüme nur inmedi, yüzüm nura indi bayım
Gözyaşlarım bitse tesbih tanelerim vardı
Tesbih tanelerim bitse göz yaşlarım...
Saydım, insanın doksan dokuz tane yalnızlığı vardı.
Aşk diyorsunuz ya
Ben istemenin allahını bilirim bayım
Çok şey öğrendim geçen üç yıl boyunca
Balkona yorgun çamaşırlar asmayı
Ki uçlarından çile damlardı.
Güneşte nane kurutmayı
Ben acılarımın başını
evcimen telaşlarla okşadım bayım.
Bir pardösüm bile oldu içinde kaybolduğum.
İnsan kaybolmayı ister mi?
Ben işte istedim bayım.
Uzaklara gittim
Uzaklar sana gelmez, sen uzaklara gidersin
Uzaklar seni ister, bak uzaklar da aşktan anlar bayım
Süt içtim acım hafiflesin diye
Çikolata yedim bir köşeye çekilip
Zehrimi alsın diye
Sizin hiç bilmediğiniz, bilmeyeceğiniz
İlahiler öğrendim.
Siz zehir nedir bilmezsiniz
Zehir aşkı bilir oysa bayım!
Ben işte miraç gecelerinde
Bir peygamberin kanatlarında teselli aradım,
Birlikte yere inebileceğim bir dost aradım,
Uyuyan ve acılı yüzünde kardeşimin
Bir şiir aradım.
Geçen üç yıl boyunca
Yüzü dövmeli kadınların yüzünde yüzümü aradım.
Ülkem olmayan ülkemi
Kayboluşumu aradım.
Bulmak o kadar kolay olmasa gerek diye düşünmüştüm.
Bir ters bir yüz kazaklar ördüm
Haroşa bir hayat bırakmak için.
Bırakmak o kadar kolay olmasa gerek diye düşünmüştüm.
Kimi gün öylesine yalnızdım
Derdimi annemin fotoğrafına anlattım.
Annem
Ki beyaz bir kadındır
Ölüsünü şiirle yıkadım.
Bir gölgeyi sevmek ne demektir bilmezsiniz siz bayım
Öldüğü gece terliklerindeki izleri okşadım.
Çok şey öğrendim geçen üç yıl boyunca
Acının ortasında acısız olmayı,
Kalbim ucu kararmış bir tahta kaşık gibiydi bayım.
Kendimin ucunu kenar mahallelere taşıdım.
Aşk diyorsunuz ya,
İşte orda durun bayım
Islak unutulmuş bir taş bezi gibi kalakaldım
Kendimin ucunda
Öyle ıslak,
Öyle kötü kokan,
Yırtık ve perişan.
Siz aşkı ne bilirsiniz bayım
Aşkı aşk bilir yalnız!
...
Yaş ; insana bir lütuftur , Allah ediyor hediye...
Senin yaşın ellialtı , varmasın elliyediye...
Kendi dişin sağlam mıdır , hasmın kuzuluk dişinden ;
On yaş genç olan beygir , övünmez , DEMİRKIR'ım diye...
AŞAĞIDAKİ YORUMLAR ŞAHSIMA AİT DEĞİLDİR. KEMAL DEMİRKIR BEYE AİT OLMASINA RAĞMEN, ANLAŞILMAYAN BİR MAKSATLA ADIMIN KULLANILDIĞI ANLAŞILMAKTADIR.
RAHMETLİ OLMUŞ DEĞERLİ BİR ŞAİRİN ŞİİR ALTINDA MUZİPLİĞİ YADIRGIYORUM. YANLIŞLIK VARSA YÖNETİMİN AYDINLATMASINI İSTİRHAM EDİYORUZ. SAYGI İLE.
Ramazan Topoğlu 2
Bay,
25.01.2012 12:30
Ben Ulviziya'yım ; yazdığım yorumu , Ramazan Topoğlu 2 adı altında buraya kaydedenleri KINIYORUM...SAHTECİLERİN ALLAH BELÂSINI versin , eğer bu işi kasten yaptılarsa...Sehven yaptılarsa , doğru işi öğrenmelerini tavsiye ederim...
Mesajı Sil
Ramazan Topoğlu 2
Bay,
25.01.2012 12:25
Şiirde ; belki , tin tin lere uymak vardır...Fakat bunlar çok önemli değildir...Tin'lere uymak şâirin rûh yapısıyla ve yazdığı şiirin yapısıyla ilgili olarak kendiliğinden kalemden sızar , dökülür...Mana , ahenk , musiki , hikmet vs gibi şeyler olmazsa iyi bir şiir ortaya çıkmaz...Altalta onlarca GÜNEŞ , onlarca AYNA vs diye yazmak bunu da düzyazı ile yapmak KAYA DEMİRKIR ve onun isminde gizlenmiş FERMANLI HAZİNEYİ (!) ilgilendirir...
Zıpırdost bir şâir (!): yorum yapmış , bak yine...(!)
Tin tin lerden geçip varmış şiirin iliğine...(!!!)
Ahenge , hikmete , musikiye , vs , bakmamış ;
Gel de inan , pösteki sayanın dediğine ...
dilhun olurum yad-ı cemalinle senin ben
çıkmaz gözümün nuru gözün DİDE lerinden
hüzzam bir şarkıdan esinle, hayırla yad ediyorum Şaireyi
Nisa / 36. Şüphesiz Allah, kibirlenen ve övünen kimseyi sevmez.
Yunus / 75. Sonra bunların arkasından Musa ile Harun'u âyetlerimizle Firavun'a ve cemaatine gönderdik. İman etmeyi kibirlerine yediremediler ve günahkâr bir kavim oldular.
İsra / 37. Yeryüzünde kibir ve azametle yürüme! Çünkü sen asla yeri yaramazsın ve boyca da dağlara erişemezsin.
Lokman / 18. 'Hem insanlara karşı avurdunu şişirme (kibirlenme) ve yeryüzünde çalımla yürüme. Çünkü Allah övünen ve kuruntu edenlerin hiçbirini sevmez.
Sad / 75. Allah: 'Ey İblis! O benim kudretimle yarattığıma secde etmene ne engel oldu? Kibirlenmek mi istedin? Yoksa yüksek derecelerde bulunanlardan mı oldun? ' dedi.
MÜ'MİN / 56. Kendilerine gelmiş kesin bir delil olmaksızın, Allah'ın âyetleri hakkında mücadele edenlerin göğüslerinde ancak yetişemeyecekleri bir kibir vardır. Sen hemen Allah'a sığın. Çünkü her şeyi işiten ve gören O'dur.
Nuh / 7. 'Ben onları senin bağışlaman için her davet ettiğimde, onlar parmaklarını kulaklarına tıkadılar, elbiselerine büründüler, ısrar ettiler, kibirlendikçe kibirlendiler. '
Rüyamda; bir kase dolusu suyun içinde
Rengarenk yap-boz parçacıkları
Anlatmak istiyorum, dinlemiyorsunuz.
Hayır,sanırım sabahı bekleyemem
Bilmiyorum.
İnsanlar rüyalarım acilen anlatmalı.
(Rüyalarını)olsa gerek.
Merhum şairemiz gibi
Anlatmak istiyorum, dinlemiyorsunuz.
Hemen de üstünüze alınıyorsunuz.
Hava yağmurlu demeye korku/yorum
Yüzüme tükürme diyorsunuz...
Aklımdan geçirmediğim şeylerle itham ediyor
İftira bile ediyorsunuz.
İftiranın haksızlığı kendinize döner
Sizi bulur biliyor/mu/sunuz.
Bu şiir ile ilgili 123 tane yorum bulunmakta