Sağanak yağmurda merdivenlerin dibinde bir çiçekçi.
Bir kargaşa mümkün merdivenlerde.
Çiçekçi çağırır, yağmur altındaki müşterileri.
Dönüp bakan yok çiçeklere.
Çiçekçinin yanında bir çocuk, bağırır mendil satmak için.
Siler mi bu mendil gökyüzünün gözyaşlarını?
Şemsiye satılan kovaya damlıyor, gökyüzünün gözyaşları.
Alıcısı çok şemsiyelerin.
Islanmak değil derdim.
Aradığım bir çiçeği bulmak için.
Çiçekçi diyor, "Susamış çiçeklerim."
Yağsın yağmur, rahmetini alsın.
Dizilmiş sıra sıra çiçekler.
Bir yanda sarı laleler.
Bir yanda beyaz laleler.
Laleler kıskanıyor, sarı ve beyazın kavuştuğunu gördükleri papatyaları.
Arkada dikkat çeken güller.
Önünde var asilliğiyle orkideler.
Bir nergis var yanlarında, bir ismi çağrıştırıyor.
İsmini bilmediğim bir çiçek, toprağına dönmek ister gibi bana bakıyor.
Adını soruyorum çiçeğin.
Adı "Unutmabeni"ymiş.
Diyorum, "Unutmak ne mümkün."
Elbet bulunur bir gün.
Diğer yanda tek kalmış bir karanfil.
Yağmurda ıslanıyor, açık kalmış bir mendil.
Yok aradığım, çiçekçide.
Çiçekçi diyor, "Başka çiçek vereyim, almaz mısın abim bir tane?"
Olmaz diyorum, "Arayana kadar bekler beni bir yolculuk."
Aradığım baharda açan ilk tomurcuk.
Dünyaya en yakın gezegen olsa da, bir o kadar uzak Venüs.
Ben ise çöl ortasında kavrulmuş bir kaktüs.
Kayıt Tarihi : 19.3.2025 00:02:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!