Kabe'nin etrafına, yıkanmış buğdaylar serpilmiş de; bembeyaz güvercinler üşüşmüş gibi beyaz elbiseler içinde mümine hanımlar el ele, ürkek ve gözlerinde ışık ışık bir sevinçle Kabe'yi tavaf ederler... Bu nur yüzlü kadınlar, birbirlerini kolaylıkla tanısınlar, kaybolduklarında kolaylıkla bulunsunlar diye kar beyaz tülbentlerine çengelli iğnelerle çeşitli renklerde kadife, yün ip veya ipek kumaş iliştirirler.. Osmanlı Revakları'nın gölgesine çekilip Kabe'nin etrafında dönen insan seline nazar ettiğinizde; rüzgarın rengarenk kır çiçeklerini bir tatlı esintiyle savurup durduğu hissine kapılırsınız...
Gelincikler, papatya, mavi kır çiçekleri
Bir bahar yağmuruyla ince ince yıkanmış
Durulanmış, Güneş'le; pırıl pırıl bir rüya...
Rüzgârın savurduğu, okşadığı çiçekler
Denizler ortasında bak yelkensiz bıraktın,
Öylesine yıktın ki bütün inançlarımı;
Beni bensiz bıraktın; beni sensiz bıraktın.