geçmişe bakıp kardeşim efkarlanınca,
vatanımın özlemi can tüter burnumda,
benim milletim sahipsiz oksuz kalınca,
hilal mahzun dalgalanır kale burcunda.
bahar geldi mi milletçe bayram ederiz,
katar katar yaylalara bizler göç ederiz,
çayırlarda at biner bizler cirit oynarız
yetmişlik dedemizde olur atın sırtında.
bulut gök yüzünü kaplayıp yağmur yağar,
koyunu toplamak için çoban kaval çalar,
karabaş sürüye giren canavarlara dalar
çobanın keyfi yerine gelir ağaç altında
aşkı sevda gelip gencin kalbine konunca,
çağlayanda su donup ayrı güzellik katınca,
kız bulgur çekerken aşkına türkü yakınca
türkülerin nameleri hala çınlar kulağımda
yemekle doyulmaz tadına armut turşusu,
tandırda pişmekte olan gelir kete kokusu,
sobanın üzerinde kaynayan çayın fokurtusu,
ayrı keyif verir kar yağarken evin içinde.
o leziz nimetler insana güç kuvvet verirdi,
çocuğu,yaşlısı bile soğuğa meydan okurdu
derede buzu kırar gencim soğukta yıkanırdı,
o hatıra canlandı şimdi hepsi gözüm önünde.
gurbetteyim çeşmelerden akan sular içilmez
pişen ekmeğin,yemeğin kokusu, tadıda olmaz
gurbette kimse kimsenin hatırını da sormaz,
nereye yeğen diyen emim,dayım gözüm önünde.
düştüm gurbete çiçek kardaşım geçim,aş için,
değer mi bilemem bunca cefa bu gurbet için,
neler vermezdim kardaş sekide bir sohbet için,
anamın candan bana sarılması gözüm önünde.
Halil ÇOLAK 15.10.2009 saat05.30
Ankara
Kayıt Tarihi : 15.10.2009 09:46:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

TÜM YORUMLAR (1)