Cıbıl ve kirli Şiiri - Şahin Ertürk

Şahin Ertürk
1598

ŞİİR


21

TAKİPÇİ

Cıbıl ve kirli

Cıbıl ve Kirli

-Cebinde akrep mi var?
-Bizim köyün en zenginidir. Mümkün değil kendisine bir çay söyletemezsin...
-Yemez içmez giymez yedirmez. Cıbıllar sülalesi cimrilikte dünya birincisidir...

"Söğüt Gölgesi" adlı çay evinde kardeşim ile çaylarımızı yudumluyorduk. Sanat spor siyaset muhabbeti yapmaya çalışıyorduk amma yandaki masadaki üstleri başları pejmürde kötü giyimli ayakkabıları boyasız elbiseleri kirli yırtık gariban köylü olduklarını düşündüğümüz iki yaşlı adamın konuşmalarından
tartışmalarından buna pek imkan bulamıyorduk. Mesele çayları kimin söyleyeceği idi. Beş on dakika
tartışmışlar ama çayları kimin söyleyeceğine karar verememişlerdi. En sonunda dayanamayıp,
-Çaylar benden olsun abilerim...
Dedim ve çaycıya iki çay işareti yaptım. Çaycı Aydın çayları doldururken tartışan adamlardan birisi bana dönerek,
-Ne münasebet ben çayları Cıbıl’dan içececeğim. Aylar oldu ona bir çay söyletemedim...Bunun bir bardak çayını içmek bin bardağa bedeldir...
Cıbıl kelimesi ile ilk o zaman tanıştım. İlgimi çekmişti Cıbıl.
-İnanma kardeşim sen bu Kirli'nin söylediğine. Bu kirli yok mu ya yok mu bizim köyün en zenginidir. Ama mümkün değil bir çay söyletemezsin. Cebinde akrep vardır bu kirlinin...Eli ile
cüzdanı arasında bir kilometre mesafe vardır....
Bu sefer arkadaşının Cıbıl dediği yaşlı adam söze karışmıştı.
Aydın çayları getirmişti bile. Cıbıl ve Kirli lakapları dikkatimi çekmişti. Tam birşey söyleyecektim ki kardeşim,
-Karışma adamların işine. Görmüyor musun adamlar kara cahil. Başına iş alacaksın. Adamlar küfürlü argolu yeminli konuşuyorlar. Böylelerinin işlerine karışmaya aralarına girmeye gelmez. Bırak ne yaparlarsa ne konuşurlarsa konuşsunlar istersen başka bir yere gidelim..Şahsen ben
adamların konuşmalarından rahatsız olmaya başladım...
Dedi. Kardeşime sessiz olmasını söyledikten sonra ayağa kalkıp sandalye mi yan masaya çevirip adamlara,
-Müsaade ederseniz sohbenize katılabilir miyim? Oturabilir miyim?
Dedim, iki yaşlı adam sanki söz birliği etmişcesine,
-Buyur hemşehrim nasıl olsa çayları sen söyledin. Söğüt gölgesinde herkese yer var...
Dediler. Bir müddet havadan sudan konuştuktan sonra,
-Abiciğim belli ki eski iyi arkadaşsınız. Amma bir birinize takma isimle hitap ediyorsunuz. Bu hem günah hem de bence sizler birbirinize saygısızlık ediyorsunuz. Sizlerin gerçek ismi yok mu?
Dedim. Birbirlerine baktılarBöyle sözler duymaya hazır olmadıkları açık seçik belli oluyordu. En sonunda Cıbıl lakaplı adam,
-Olmaz mı hemşerim. Tabi ki bizim de adlarımız var. Amma bizim köyde kime sorsan kimse bizi ismimiz ile tanımız. Köyde hemen hemen herkesin bir lakabı vardır.Bu Kirli'nin gerçek adı Hüseyin. Benim adım Bekir. Amma kimse beni köyde Bekir diye tanımaz. Hatta karım bile bana Cıbıl diyor.
Hemen araya girip,
-Neden amca neden Cıbıl neden Kirli?
Cıbıl pardon Bekir amca anlatmaya başladı,
-Bu Kirli var ya Kirli tam bir kirli çıkıdır. Bunda paraların girişi vardır çıkışı asla yoktur. Bu Kirli sineğin yağını bile hesap eder. Bunda değil bizim köyü Kütahya’yı satın alacak kadar para mal mülk vardır...
Cıbıl'ın söylediklerine Kirli'nin kızdığı belli oluyordu birkaç argo küfür ettikten sonraCıbıl’dan aşağı kalmamak için hemen çabuk çabuk,
-Boş ver hemşehrim. Bu Cıbıl'ın söylediklerine inanma sen...Asıl o bizim köyün en zenginidir... Yemez içmez giymez yedirmez.. Cıbıllar sülalesi cimrilikte dünya birincisidir...
Cıbıl’la Kirli karşılıklı atışmaya başlamışlardı. Argolu küfürlü konuşmalara devam ediyorlardı. Hayatımda duymadığım küfürleri sözleri bu iki yaşlı adamdan duymaya devam ediyordum. Kavga mı ediyorlardı şaka mı yapıyorlardı belli değildi. Bu sırada kardeşim kaş göz işareti ile sıkıldığını, gitmek istediğini anlatmaya çalışıyordu. Bir bir buçuk saatim bu yaşlı adamla sohbet ederek geçmişti. Ayağa kalktım Aydın’a Cıbıl ile Kirli’ye iki çay daha getirmesini söyledikten sonra,
-Bekir abi, Hüseyin amca benden yaşça büyüksünüz. Sizlere akıl verecek değilim. Bakın sizlere lakabınız ile değil güzel isimleriniz ile hitap ediyorum. İyisiniz hoşsunuz sempatiksiniz iyi dost arkadaşlar olduğunuz da belli oluyor. Yoksa bu kadar ağır şakaları küfürleri kimse kaldıramaz amma biraz kırıcı oluyorsunuz, konuşuyorsunuz. Dinimiz kırmayınız incitmeyiniz diyor. Bir kalbi kırmak Kabe'yi yetmiş kere yıkmaktan daha büyük günahtır diyor. Boşverin Cıbıl'ı Kirli'yi...Kimin çok zengin olduğu hiç ama hiç önemli değil. Önemli olan cüzdan zenginliği değil kalp gönül zenginliğidir. Bizler bu dünyaya cıbıl geldik cıbıl gideceğiz. Kimse ahirete malı mülkü ile gidemiyor. Düşünsenize babalarınız dedeleriniz atalarınız öbür tarafa birşey götürebildi mi. Sizler de götüremeyeceksiz. Sağlığınız yerinde iken yiyin için gezin giyinin malınızın zekatını verin. Unutmayın, yedikleriniz içtikleriniz eskittikleriniz sizin rıskınız değil. Sizler sadece o mallarınıza bekçilik yapıyorsunuz üstelik o malların hesabını öbür tarata yani ahirette sizler vereceksiniz. Kusura bakmayın başınızı ağrıttım. Daha fazla uzatmayalım. Hakkınızı helal edin. Hadi bana eyvallah...
Deyip her ikisiyle de tokalaşıp kardeşim ile genellikle köylülerin garibanların takıldığı otantik bir ortamı olan Söğüt Gölgesi adlı çay evinden uzaklaşıp giderken Cıbıl ile Kirli’nin hala çay söyletmek için birbirlerine ettikleri küfürleri duyuyordum.

Şahin Ertürk
Kayıt Tarihi : 20.10.2024 14:29:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!

Şahin Ertürk