Seni, Christobal, tanıdım körfezin
geniş salapuryalarında, güherçile
akarken denize doğru, bir kasım gününün
ateşli giyitinde.
Anımsıyorum o kendinden geçmiş tutumu,
metalik yükseklikleri, o sakin suyu.
Ve yalnızca mavnadaki adam, sırılsıklam
terden, devinime geçirebilir kar'ı.
Nitratların kar'ını, dökülmüş
acının omuzları üstünden, aşağı çakılan
gemilerin kör midelerinde.
Orada işte güherçile kürekçileri, kahramanları asidin
şafağın yiyip tükettiği, boyun eğmiş
ölümün buyruğuna, korkusuzca
karşılarlar güherçilenin koca akıntısını.
Christobal, bu anı senin hakkında.
Arkadaşların kürek başında
ki sızar göğüslerine asit
ve katil pis koku
şişer de durur yürekleri yatay kartallar gibi,
ölünceye kadar,
ta ki sallanıncaya kadar yollarda
bozkırın viran mezar haçlarına doğru.
Peki, daha fazla söylemeyelim, Christobal, şimdi
sadece bu kağıt var anımsatan seni, onların hepsini,
körfezdeki salapurya hamallarını, kayıkların
esmer adamlarını, gözlerim
sizlerle gündelik işlerinizde,
ve ruhum yukarı kaldıran bir kürek gibi,
kan ve kar doldurup boşaltır yan yana
çölün insan yaratıklarını.
Pablo Neruda
Dünyanın Adı Juan
(”Canto General”den 'La tierra se llama Juan')
Çeviren: İsmail Aksoy.
Kayıt Tarihi : 2.11.2005 12:36:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!