kızgın bir ay doğuyor güllükdağı sırtlarından
yamaçlarında yolunu şaşırmış kertenkeleler
kekik kokusundan yoksun vadiler, çam ve reçine sade
ay kızgın... ışığı, donuk ve mavi, aralayıp iğne dikenleri
yer bulmaya çalışıyor adaçaylarının mersinlerin kalabalığında
oysa uzaklarda, aşağılarında rutubet yüklü yamaçların
keskin tuz tadı asılı havada ve gümbürtüsü patlayan dalgaların
evlerin ışıkları karanlığa direnmeden, teslim olmuş çoktan
ve ıssız duvar dipleri, kör sokaklar,
ve ayın ve sokak lambalarının ulaşamadığı kuytu köşeler,
apartmanların bodrum katları, parklar ve bahçeler,
otomobillerin altı, ağaçların arkası,
topyekün karanlık kıpır kıpır, aydınlık sokaklara inat.
sis çökmüş yamaçlara yönelip, şehirden uzaklaştıkça
ve kara cüppeli bir bulut çelimsiz ayın önünü kapattığında
bir kibrit alevi kadar hükmü kalır insanlığımızın,
yılanların, çıyanların kol gezdiği topraklarda.
çürümeye yüz tutmuş yaprak, çiçek ve tohum ölüleri
yalnız bir ev, bir pencere, bir ışık,
turunç ve portakal ağaçları arasında bir umut,
bir başına parçalıyor karanlığı hükmedip doğaya
güçlü sarı ışık ve chopin'in 2 numaralı piyano konçertosu...
Kayıt Tarihi : 23.1.2007 15:04:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
TÜM YORUMLAR (1)