*-*-* Cezamı Çekiyorum *-*-*

Adem Yıldırım
120

ŞİİR


0

TAKİPÇİ

*-*-* Cezamı Çekiyorum *-*-*

Seni terkettiğim gün,
Düştüğüm dipsiz kuyudayım hala
Yardım edenlere el uzatmıyorum
Bir daha güneşi görmemeli,
Bu kuyuda ölüp gitmeliyim
Anılarımız kadar ömrüm kaldı
Özledikçe bir kare kullanıyorum
Bir resmin kalmış cebimde
O en çok sevdiğim resmin...
Dertleşiyorum, o bana bakıyor
Küsmüş belli, sadece susuyor
Seni anlatıyorum ona...
Sigara için yaktığım kibrite üflemeni
Sen uyurken sessizce izlemeyi
Özlemişim seninle sohbet etmeyi
Efkar yağıyor tepemden aşağı
Sırılsıklam olmuşum
Topuklarıma kadar işlemiş
Duygularım yerle bir olmuş
Umutlarım paramparça
Yüreğim kırılmış
Battıkça içim acıyor
Ağır vakayım
Kurtuluşumsun ama
Uzatacağın eli tutamam
Çünkü, terk eden bendim
Cezam bu kuyuda ölmek
Ve ben cezamı çekmeliyim....

05/09/2009 Erzincan - Üzümlü

Adem Yıldırım
Kayıt Tarihi : 5.9.2009 14:13:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.
  • Mustafa Yılmaz
    Mustafa Yılmaz

    Hasreti unutmak istiyorum, ısıtıyorlar yüreğimi…

    Rüzgâr ters esiyor bu gün;
    denizin üst köpükleri,
    karadan derinliklere doğru gidiyor,
    takıldım peşlerine gidiyorum, anılara sırtımı dönerek.
    Her şey geride kaldı, limana bağlanacak hiç ipim yok,
    sürükleniyorum, ardıma bakamıyorum.
    sevdamı, sevgimi bırakıyorum yosun tutmuş taşların altına,
    son deniz suyunun serpintilerine gömülecekler, yosunlanacaklar.

    Neler kalmamıştı o taşların altında,
    sesin, kokun, nefesin, sevinçlerimiz, kavgalarımız.
    gömüldüler şimdi, gömdük onları, değer verdiklerimizi, değerlerimizi.
    yem oluyorlar şimdi, kurtlara, kuşlara kurtlar sofrasında.
    Sevip sevildiğimiz her an, gözyaşlarımız, çaresizliklerimiz,
    dalgaların peşi sıra karışacaklar şimdi Çandarlı’nın sularına.
    Bir uğultu, kulak dolusu, kabarık dalgaların arasında,
    haykırıyorum kadere, yalnızlığıma, kahrolası anılara lânetle.
    Hep peşimdeler, yorgun kollarımdan damlayarak karışıyor köpüklere,
    bitmiyorlar hafifleyemiyor kollarım, gömüyorum suya başımı.
    kapatıyorum gözlerimi, gölgeler birikiyor beynimin girintilerinde,
    duygu yok, duygulanmak yok diyorum, genzim yanıyor.

    Hasreti unutmak istiyorum, ısıtıyorlar yüreğimi,
    sesini unutmak, duymak istemiyorum uğulduyor başım.
    Nefreti duymak sıkıştırıyor sevgi dolu yüreğimi,
    zamanı bilmemek, kaybolmak istiyorum zamansızlıkta.

    İsteksiz bir güçle kulaç atıyorum,
    küçülüyor ardımdan sahil kasabasının görkemli evleri.
    Çiçeklerini sulayan mutlu yüzler görünmez oluyor,
    denize, dilek dileyip taş atan küçük kızı da göremiyorum.
    Dönüyorum suyun içinde, bulutlar suya karışıyor,
    sırt üstü yatıyorum, koşarak bana geldiğin toprağı özlüyorum.
    Araç seslerini, otobüsün fren seslerini çıkarıyorum beynimden,
    karanlık kuytuları, otobanları atıyorum denizin derinliklerine.
    Başım dönüyor, kararıyor gözlerim, güneşin ışığına kapanıyorum,
    uzanıyorum sensizliğe, yalnızlığıma sarılıyorum.
    Bir karaltı geçiyor gözlerimin önünden,
    benden hızlı yüzüyorsun, kayboluşunu görüyorum, derinliklerde.

    Karanlıklarda kayboluşun geliyor aklıma,
    bırakıyorum seni orada, kollarının çırpınışıyla.
    Uzatıyorsun ellerini bazen bana doğru çırpınarak,
    bırakıyorum seni derinliklerde, yok oluyorsun.

    Son çare dönmek düşer bana, yaşam var karada,
    yaşamak var, yalnızlık bile olsa, sen derinliklerde kaybolsan da.
    Kollarımın kasları yanıyor, yürek acısını unutuyorum,
    yorgun bedenimi atıyorum kumsala, burnum kumlara sürtüyor,
    Bir deniz kabuğu kanatıyor yanağımı, canım acıyor,
    kurtuldum diyorum anılardan, seni de unuttum.
    Duş alıyorum bir kabinde, aynaların karşısındayım,
    kanayan yanağıma takılıyor gözlerim, izin kalmış yüzümde.

    Taşıyacağım bir ömür o izi istemesem de,
    Kurtulacağım beynimdekilerden, yüzümde kalsa da.
    Sen gömüldün ya derinliklere, ben yüzeyde kaldıkça,
    Bir gün güneş benim için de doğacak, aydınlanacağım.

    29—6—… İzmir-Çandarlı
    Mustafa Yılmaz

    Ben de bu şiirle cezamı çekmiştim ...
    yaptığın neyse olmadı şair...
    ama boş ver zaten sen zifiri sin...
    bu düş denizinde...
    mustafa yılmaz

    Cevap Yaz
  • Cevat Çeştepe
    Cevat Çeştepe

    Her aşkın , kişiyi sürüklediği bir duruşma salonu vardır ...Yargıcın da, zanlının da aynı kişiler, aynı iç ses olduğu ...Bu şiirde olduğu gibi...

    Güzel bir çalışmaydı, kutluyorum sevgili Adem Yıldırım.

    Cevap Yaz
  • Muzeyyen Baskir
    Muzeyyen Baskir

    keske yasanmasa terketmeler.....
    ama bazen gerekliyse gitmek gidilmeli ozgur birakmak deyilmidir birazda sevmek......cok icten satirlardi....

    antolojide yine sorun var bugun bir kac kez geldim sayfaniza ama su papagan varya daral bunal getiriyor.....
    sayfamdaki ayak izlerinizden dolayi tesekkur etmek istemistim.....saygiyla kalin.
    muzeyyen baskir

    Cevap Yaz
  • Arif Tatar
    Arif Tatar

    Kurtuluşumsun ama
    Uzatacağın eli tutamam
    Çünkü, terk eden bendim
    Cezam bu kuyuda ölmek
    Ve ben cezamı çekmeliyim....

    Kardeşim, cezanı çekmişsin zaten, hemen çık da sevgiye koş, yüzsüzlük et bir seferlik, olur mu? Şiiriniz, çok güzel, kutlarım... 10 puan... Antolojime... Sevgiyle... Sayfama bekliyorum...

    Cevap Yaz
  • Necdet Arslan
    Necdet Arslan

    Sevi'nin bitiş sonrasına düşen ve düştüğü yeri yakan,dağıtan telaşı...
    Şiirde kendi hükmünü veren bir yargıçtı iç ses.
    Bu müebbete özel af çıkar mı bilinmez..
    Kutlarım Dost.

    Cevap Yaz

TÜM YORUMLAR (8)

Adem Yıldırım