Kağnılar birbirlerini geçerek kaygılar
taşıyorlar kapımın önüne.
Geriye çekiliyor gece
Düğümleniyor parmaklarım
Bir kaçış arıyorum bilinmezliğin bordosundan
Bütün alanlarımı çevreleyen anlamsız çözümlenişlerden
Bir gün bir yerde geri dönüyorsun
Kendini anımsamayı sakın bırakma diyor
raflarda unutulan başlı bırakılmış şiirlerim
Hiçliklerden doğan ihtilal bildirilerini asıyorum
Sarkan zaman bahçelerine
Kalakalmak eski karnaval meydanlarına açılan
bu sonsuz durakta
Ah kağnılar
Nasıl da yanık sesler dökerek yürürsünüz
mesafeleri çoğaltarak
Nasıl da yırtarsınız gölgesi örselenmiş düşleri
Bir yoklukla kesişiyorum şimdi
Kapımın önüne boşalttığınız kaygılara yüzleşmeye koyuluyor
Şeyleşemeyen oluşlarım
Tanımsızlıklardan dışa atmaya çalışıyorum kendimi.
Bu italik harflerle oluşan yük keyifsizleştiriyor
kendime dönüş kararsızlıklarımı
Tizleşen somgri darbeler var şiirin yemediği
Ey gecenin bereketi ey yalınkılıç pus
Taammüden saydamlaştır öznesi olmayan
Şiirlerimi silerek bedenimi
Sile sile alaşağı et beni
yedihaziranikibinonbeş
Necdet ArslanKayıt Tarihi : 10.6.2015 20:02:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Kutluyorum öğretmenimi içenlikle. Gerçek bir şiirdi. Nicelerine...
Kaygıları getirip evin önüne boşaltan kağnılar düne yabancı mı? Yolları uzaksa, içine attığı yükü de uzak mı?
Sanmam...
Hangi yol kendi izine uymayan kuşkuları taşır ki üstünde? Adresi belli olmayan hangi yolcu kapıya kadar çekilir?
'Şiirdi', iç çözülmelerin karmaşasını aralar gibiydi... Kutlarım Necdet..
kutluyorum sizi ve eserinizi.
TÜM YORUMLAR (5)