Hayatın her lahzasına hâkim olamazsın
Pare pare dökülür avucundan seneler
Yağmurdan korktun diye bulutu esir alamazsın,
Kanlı gözyaşları harelerinde kümelenir bazen
Sen bir inci tanesisin
Öyle narin, öyle saf
Dalgalarla değil akıntılarla senin derdin
İnsanlarla değil balıklarla
Doğunca sabah eden güneşlerle değil,
Ortalığı yıkıp geçen hortumlarla.
Memleketim sokakları tenha,
Dalgaların rotaları bize yabancıymış
İstanbul’un buğdaya çalan saçları
Şimdi zamane siyahıyla boyanmış
Gördüm, ondan eminim bu kadar
Öyle bir dokuyla işledim ki seni
İplikler birbirinden özenle dizili
Yâdın şimdi harelerimdeki yangının sebebi
Mazi dokundukça titrer
Derdi duçar ağlarında, bu ahbelin dizleri
Kanaviçe, kanaviçe…
Bestelerimin kanıyla divitim de bulandı
Havanın kasvetiyle bile yüreğim dağlandı
Yazları sevemem artık, yanacak yanım da kalmadı
Vaktiyle ötüşen kuşlar bile sustu artık
Yüreğimdeki yerin senden büyük,
Ne bitmez tükenmez kiran varmış.
Nice çığlıklar atılmış meğer,
Ne bitmez tükenmez çilen varmış.
Saçlarım şimdi ipek gibi
Sen beni tanımazsın
Adım geçer sofranda
Sen beni tanımazsın
Aklında bir lahza bana ayırmazsın
Huzuru hangi çaylak kaçırdı?
Göğe çıktım da varamadım
Ne amansız bir dertti bu?
Dağı geçtim de derman bulamadım
Şifayı kaçırmış, şifacıyı asmışlar
Cândan canâna bir yıldırım düştü
Yankılandı tehlil ile arş,
Fayda etmez yakarışlar, çürüdü!
Ey nihai sultanım,
Asırlardır biriken günahlar üşüştü!
Yaşamak sandığın kadar basit değil, Leyla.
Bilir misin ki bir balık çırpındığında
İlkin benim yüreğim yanar
Bir mazlumun ahında,
İnan, ikimizin de hakkı var.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!