Ceylancık, Konuk defterinden almış MSN adresini ve karşısına çıkmıştı Şefkat Çağlayanının. Çok şeker bir kızdı. MSN’deki küçük resmi gören oğulları bu resmin gerçek resmi olamayacağını, Google’dan alınmış olabileceğini tahmin ediyorlardı. Böylesine güzel olmasının yanında gönül kalp güzelliğini de tam vermişti Yaratan. Babasını kaybetmiş ama “Çok tonton bir üvey babam var. Sizinle tanıştıracağım.” Diyordu Şefkat Çağlayanına….
Bir de sevdiği Şahinser’i vardı Ceylancık’ın. Konuk defterinde birbirlerine öylesine sevgi sözleri yazarlardı ki, herkes hayran kalırdı.
Tüm bu güzelliklere karşın Ceylancık geleceği için bir endişesini anlattı Şefkat Çağlayanına. Bir rahatsızlığı vardı. Teşhis henüz koyulmamıştı ama Kanser endişesi vardı. İkinci bir Gülcan korkusu sardı Şefkat Çağlayanını.
Tetkikler yapıldı, teşhis sonuçları heyecanla ve dualarla beklendi. Beklenen sonuç gecikti. Sorduklarına yanıt vermiyordu Ceylancık. Verdiği kısa yanıt “Boşver! ” şeklindeydi. Şahinser de çok çaresizdi. Sonunda ısrarlarımız karşısında açıkladı Ceylancık;
“Bir de sizleri üzmek istemiyordum...” diyordu. Mide kanseri vardı… Ayrıca ondan da gizledikleri bir sonuç varmış, o da merakla bekliyordu. Birkaç gün içinde o da belli olacaktı. Takdir-i İlahi yine Ceylancık'ın aleyhindeydi. Çünkü hastalık rahime de yayılmıştı.
Şefkat Çağlayanı yıkılmıştı. Ama bir yandan ailesine belli etmemeye çalışırken bir yandan da Ceylancık’a ve Şahinser’e moral vermeye çalışıyordu.
Kemoterapiye başlandı. Şefkat Çağlayanı ise moral mesajları ve dualarına başladı. Yüzü gibi gönlü de güzel olan bu hanım kız bu haliyle bile sevgi saçıyordu. Aşkı Şahinser için şiir yazıp konuk defterine koyuyordu. Şiirin satırlarının ilk harfleri sevgilisinin ismini oluşturuyordu. Şefkat Çağlayanı için de bir şiir yazdı. Karşılığında o da bu kızı için şiir yazdı ve tüm bu şiirleri web sitesine koydu.
Kemoterapinin sonuçlarının da açıklanacağı gün geldi çattı. Kemoterapi 8-12 ay sürmesi gerekiyormuş. Ama… Rahmin alınması da gerekiyormuş…
“Sağlık olsun” dediler. “Her zaman yanında olacağım kızım. Dualarımla ve mesajlarımla.” Dedi Şefkat Çağlayanı. Şahinser, iyileşir iyileşmez onunla evlenmeyi düşünüyordu…
Bir gün üzücü bir mesaj alıyordu Şefkat Çağlayanı Ceylancıktan. Şahinser ile aramızda her şey bitti diyordu. Şefkat Çağlayanının “neden” sorusuna ise “Boşver…” şeklinde yanıt veriyordu. Şefkat Çağlayanı önce Şahinser’i aradı fakat telefonu kapalı idi. Sonra Ceyancık’ı aradı. Her zaman olduğu gibi kontur harcattırmadı Ceylancık manevi babasına. Telefonu kapatıp o aradı. Çok üzgündü. Ağlıyordu. Onu bu kadar üzgün ilk defa görüyordu. “Lütfen ağlama kızım, senin ağlamana dayanamam! ” diyordu Şefkat Çağlayanı. Şefkat çağlayanı onun üzülmemesi gerektiği, sonuçta en hayırlısı neyse o olur şeklindeki ikna yöntemi tuttu mu bilmiyordu. Çok zor geçirdi geceyi… Sabahın köründe Ceylancık'tan bir mesaj aldı.
“Bitanem, seni üzdük… Şahinser ile akşam konuştuk. Çok ağladı. Artık aramızda her şey düzeldi…”
“Ceylancık… Canım kızım…” diye iç geçirdi yine Şefkat Çağlayanı. O kadar duygulanmıştı ki! Nasıl duygulanmasın? Böyle ağır bir hastalıkla savaşım halinde ve sevdiği insanla arasında üzücü sorunlar geçerken o kendisinin üzüldüğünü düşünüyor ve sabahı iple çekiyordu onu rahatlatabilmek için.
“Bitanem” diyor… “Babacım” diyor mesajlarında Şefkat Çağlayanına… Çok duygulandığını, mutluluk gözyaşları döktüğünü söylediğinde ise;
“Senin bir damla gözyaşına kıyamam bitanem, ağlama sakın. Seni çok seviyorum.” Diye mesaj gönderiyor bu defa Ceylancık.
'Rabbim, kurtar onu' diye dualar ediyor Şefkat Çağlayanı…
Kurtarıncaya kadar sürecek, sonra şükürlere dönüşecekti bu dualar.
(24/08/2006)
Kadir TozluKayıt Tarihi : 24.8.2006 21:41:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

Rabbim ona kıyamaz inşallah.
Böyle bir şoku tekrar yaşamak zor olur benim için.
şimdilerde bir haber var mı?
TÜM YORUMLAR (2)