Hiçbir şey istemiyorum artık
ne bir sıcak çay
ne de bir teselli
yol bile değil aradığım—
yol olmak istiyorum
yürünmeyen, unutulan
Her gece ince bir iplik gibi sıkar düşüncelerimi,
Yaşamaktan sıkılmış bir canı boğar,
Soldurur en taze goncaları, gülleri,
Hem de hiç kopartmadan…
Duvarları yosun tutmuş bir ev var içimde
kapısı yok
pencereleri zamana açılıyor—
her biri farklı bir saati gösteriyor
ama hepsi duruyor
birden fazla hiçliği gösteren
Zamanın ne başı kaldı,
ne de sonu —
biz onun ortasında değil,
onun dışında kaldık.
O söze başlarken
ben çoktan susmuştum.
Ardımda kalanların yüzleri unutuldu,
Hayat boyu unutuluşlarla yürüyorum.
Hatırımda kalanlar perdede belirince,
Naftalinlenmemiş ipekler gibi çürüyorum.
Bahar geldi —
söylüyor herkes,
pencere kenarlarına konmuş güvercinler bile
benden habersiz kutluyor güneşi.
Ben hâlâ
Bir gün,
hiç bilmediğim bir şehirde
adımlarımı sokaklara bıraktım —
sanki beni tanıyormuş gibi susan kaldırımlara.
Hava sıcaktı;
güneş tenime dokunmuyordu ama,
birine değil,
bir âna bağlı kaldım.
tenin ısındığı, gözün güldüğü
ve yüreğin inandığı o kısacık kırağıya.
insanlar geldi,
bir gece vakti,
aynaya sırtımı dönüp kendi adımı unuttum.
çünkü her isim, bir başka terk edilişin yankısıydı
ve ben artık yankılara değil,
sessizliğe ait olmak istedim.
Sana veda etmiyorum,
yalnızca,
artık seslenmiyorum aynı boşluğa.
Her şey yerli yerinde şimdi,
güneş aynı doğuyor
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!