Sevgi, aşk, hürmet, saygı,
Üzüntü, keder, kaygı,
İlham, sezgi, his, duygu
Şairin ham maddesi, şiir de ifadesi
..
Akıl mı bıraktı bizde şu gurbet
Kafa ayrı, gövde ayrı kol ayrı
Muhtevası zehir dolu bu şerbet
Suyu ayrı, şeker ayrı, bal ayrı
Memlekette yeşil bahçeler, bağlar
Parçalı bulutlu, dumanlı dağlar
Çaylar şırıl şırıl denize çağlar
Oyuk ayrı, oluk ayrı, yol ayrı
..
Her şey değişmiş!
Doğa’yı altüst ettik, değişti insanlık da
Viran desem yeridir, harap erdiklerimiz
Bunun adı çağdaşlık, gelişti şeytanlıkta
Tiran desem yeridir, çorap ördüklerimiz
Kahya hırsız çıkınca, iflas eder ağa da!
Mallar kısırlaşınca kurban olur boğa da
Ağaçlar kesilince denge kalmaz doğada
..
İşbaşı yapınca kara cahiller
Çok şey iptal oldu Karadenizde
Yıkıldı yok oldu bütün sahiller
Yollar ikmal oldu karadenizde
Çukurlar taş doldu, burunlar gitti
İstikbal yok oldu yarınlar gitti
Sandılar böylece sorunlar bitti
Dertler ithal oldu Karadenizde
..
Derdim var, çekerim ilacı yoktur
Teşhisi imkansız, yanıldı doktor
Merhemi bulunmaz, yaralar çoktur
Bu derdimden büyük harman bulunmaz
Ne çare, derdime derman bulunmaz
Gönlümde ruhumda, mayalı bir şey
Gözle görülmüyor, hayali bir şey
Acıya, hicrana dayalı bir şey
Onu yok edecek ferman bulunmaz
..
İlkbahar gelince doğa uyanır
Gönül cıvıl cıvıl, bülbüle döner
Fışkırır nebadat çevre boyanır
Al yanakta gamze bir güle benzer
Yeşerir yürekte yeni umutlar
Aşkın semasından kalkar hudutlar
Gök yüzünde parça parça bulutlar
Kimi şekil alır düldüle benzer
..
Gurbet acı yutulmuyor
Tıkar bizi yavaş yavaş
Bir ateştir tutulmuyor
Yakar bizi yavaş yavaş
Göz yaşını yiye yiye
Ah vatanım diye diye
Boynumuzu eğe eğe
Büker bizi yavaş yavaş
..
İçinden ah çeke, çeke
Yalvar Allah’a, Allah’a
Gözyaşını döke, döke
Yalvar Allah diye, diye!
Benliğinden geçerekten
Bu dünyadan göçerekten
Ondan Ona kaçaraktan
Yalvar Allah diye, diye!
..
(Süleyman koca'ya ithaf)
Bu gün baba oldun Süleyman kardaş
Sevinç bitti artık düşünmen gerek
Babalık nasılmış anlaman için
Çocuğu severken işenmen gerek
Sevmek ne güzel şey sen de seversen
Bu yavrum ne zeki diye översen
Konuşunca sus der alır döversen
..
Yine özlem bürüdü sürekli bir sis gibi
Bırakmıyor yakamı gerekli bir his gibi
Kara bulutlar sardı ufuklarım karanlık
Bülbüller susuverdi gönül bahçem viranlık
Sağnak sağnak göz yaşı dinmiyor acım sızım
Cepte iki pasaport, yine de vatansızım
Şimdi ben Türkiye’ye varsam da seferiyim
..
Sana kulluk yapamadık Hakkıyla
Gafil kaldık bilemedik Allah’ım!
Hür bıraktın Hak ve batıl şıkkıyla
Hak yoluna gelemedik Allah’ım!
Kurtulmadık şeytan nefis mekrinden
Etkilendik zalimlerin fikrinden
Yüz çevirdik Kur’anından zikrinden
Hep ağladık gülemedik Allah’ım!
..
Gönlümden geçenleri, Allah bilir bir de ben
Ya yüzüme bakanlar neden küstün diyorlar
Gurbet bana yetmez mi, kaldım garip yerde ben
Kızıp da suratını neden astın diyorlar
Sana bir şey mi ettik nedir kastın diyorlar
Yıllardır çekiyorum hala da sürünürüm
Hasretin acısıyla karalar bürünürüm
Hiç farkında değilim kızgın mı görünürüm
Selamı merhabayı neden kestin diyorlar
..
'İstanul'a gidip bir hafta kalan Cemile Düzgün'e İstanbul'u sorduk o gereken cevabı yazmıştı başka anlatmak isteyenler de buyursunlar İsatanbul konulu şiir yarışmasına da malzeme olabilir anlattıuklarınız hadi kaleme sarılınız değerli dostlarım'
Gittin, gördün, gezdin, döndün, oradan
İstanbulu anlat bize Cemile
Sonsuz şükür kavuşturdu Yaradan
İstanbulu anlat bize Cemile
Sokaklarda çukur mukur gördün mü
Neden böyle buna kafa yordun mu
Sokakata ki halka bir şey sordun mu
..