Ben Güney Amerika da yaşayan
Perulu inkas yerlisiyim…
Atalarımı düşündükçe Hep ağlarım…
Dün, Hiç kimse olarak beni görmedi
Yalnız ve sessiz ağladım…
Ve acı çektim kendime kahrettim…
Uzun yıllar geçti
Yoksul annemi hatırladım
Nerede duygularım?
Nerede onları göremeyen gözlerim?
Atalarım her zaman
Benimle üzüldüler, benimle ağladılar…
Ben ne zaman atalarımı hatırlasam
Benim de içim ağlar hüzünlenirim,
Gözlerimden sessizce yaşlar dökülür
Kalbim acıyla dolar acı çekerim…
Mr CAN AKIN - TURKEY POET
Chirapaq
Kayna punchau turonero
Sapallaypi waqaskani
Mana pipas q'awarillaskan
Waqallarkani sapay
Llakillarkani sapay
Q'uyay mamayta
Yuyarillaspa
Maypillaraq sunquchallay
Maypiñaraq ñawiruruy
Maytaq cuna
Waqaysiwanchu
Waqaysiwanchu ñawiy
Llakisiwanchu sunquy
Tayta mamayta
Yuyarillaqtiy
INKAS
Can AkınKayıt Tarihi : 11.12.2008 05:07:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şarkının kelimeleri bir eski dil olan Quechuada dır… İncas Kızılderilileri ve Güney Amerika da Peru lular konuşmaktadırlar… BALIKESİR'DE GAZİ ECE AMCA VE BEN - CAN AKIN Eğer bu gün onlar burada yoksa ben yol sonuna doğru mezbahaların bulunduğu bölgeden nasıl tek başıma geçecektim. Onların orada olması bana cesaret veriyordu. Balıkesir Mezbahası yüzünden yan tarafta on beş, yirmi köpeğin bulunduğu bir sürü yaşıyordu. Ben genelde Tülükabakların oradan geçtikten sonra az ilerideki askerlerin olduğu yerden, bir asker ağabey koşarak gelir ve beni elimden tutarak, köpeklerin acımasızca et artıklarını paylaştıkları alanın yanından geçmeme yardım ederdi. Ben asker ağabeyin arkasına saklanır onu kendime siper eder ve bu şekilde yürüyerek köpeklerin olduğu yeri atlatırdım. Hiç kimse yardımıma gelmediği zaman yol kenarındaki çakıl taşlarından cebime doldurarak hazırlık yapardım. Eğer yolda köpekler bana saldırırsa onlara cebime doldurduğum taşları atarak kaçardım. Yolun karşısına geçer ve yavaş, yavaş saklanarak mezbahanın bulunduğu alanı kazasız belasız geçmeye çalışırdım. Tülükabakların ilerisinde olan köpeklere saklandığım yerden bakarken, kafamın üstünden bir 'Bööööö! ! ' sesi yükseldi. Ve aynı anda bir el beni ensemden yakalayıp yukarı kaldırdı. Ne olduğunu daha anlamadan, o günkü matematik sorum yüzümde patladı. Gene bilemeyeceğim rakamlardan oluşan bir toplama işlemi sormuşlardı. Cevaplayamadım. Okula vardığımda çözmem üzere, problemin yazıldığı kağıt cebime iliştirildi. Yüzümün iki tarafına, iki parmakla kızılderili işaretleri çizildi. Kalın sesli Tülükabak 'Git okulda soruyu çöz Beyaz Kartal urg ögrende gel' dedi ve beni yere indirdi. Koşar adımlarla yolun karşısına fırladım ve hızla oradan uzaklaşmaya çalıştım. Bu gün beni fena korkutmuşlardı. Bir gün buradan korkutulmadan ve hiçbir Tülükabağı görmeden geçebilecek miyim diye düşündüm. Ama sırtımdaki bu ağır çantayla imkansız olduğunu biliyordum. Yavaşça ilerledim Askeri bakım tamir bölgesine geldiğimde asker ağabeyler beni yine gülerek şakalar yaparak karşıladılar. Bu gün havanın soğuk olmasına rağmen yaklaşık on beş asker, tel örgülerin yanında neşeli sesler çıkararak beni bekliyordu. Her zamanki gibi çantamı aldılar içine şöyle bir göz attıktan sonra beni tel örgünün sonuna kadar güle oynaya getirdiler. Okul yolumun daha yarısını gidebildiğim için aceleyle okula doğru koyuldum.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!