Şeytanın bütünsel bir ilâhiyat ve felsefe düzeni vardır. Vasıtasıyla, dinleyene kendi görüşlerini izah eder. Özellikle, yaratılmış olan şeylerin esasen şer olduğunu, buna göre insanoğlunun da bir şer parçası ve Tanrı’nın onun çile çekmesini arzu ettiğini, üstelik buna sevindiğini bildirir. Dahası, bütün kainat sefalet alametiyle doldurulmuştur. Zira, Tanrı’nın esas dileği zaten budur ve bu gerçeği tamamen kendi istediği şekil ve amaçla düzenlemiştir.
Ayrıca, bu ilâhiyat sistemine göre, Baba Mevla, kendi oğlunu, yani Hz. İsa’yı, katillerine teslim etmekten zevk duydu. Evlat Mevla'nın dünyaya gelmesinin esas sebebi de, Babası tarafından burada cezaya çarptırılmak istediğindendi. Her ikisinin müşterek amacı ise, mutekitlerini cezalandırmak ve onlara iyice eziyet çektirmektir. Daha doğrusu, dünyayı yaratırken, Mevla’nın aklında kurduğu şey, açikça insanoğlunun şüphesiz günah işleyeceği, böylece O’nun adaletinin dünyaya yerleşip yayılmasına fırsat sağlayacağıdır.
Yani, şeytana göre, esasında ilk yaratılan şey cehennemdir - güya, bu anlamda, bütün öteki şeyler cehennem uğruna kuruldu. Dolayısıyla, bu tür ilâhiyat akımında, “inançlıların” ibadet hayatı şer kuruntusuna takılı olanı içermektedir. Sanki dünyada yeterli şer yokmuş da, bunlar yasak edilen şartları biraz daha çoğaltır ve yenilerini eklerler; her şeyi cefa dikenleriyle donatır, böylece insanın şer ve cezadan kurtulmasını önlerler. Zira, arzuları insanı sabahtan akşama kadar kanatmaktır. Lakin, gene bu kadar kan dökülmesine nazaran insanın günahında bir azalma olmaz! Bundan böyle, Haç bir merhamet işareti değil (çünkü bu tür ilâhiyatta merhamete yer yoktur) , artık Kanun ve Adalet zaferinin belirtisidir. Güya, Mesih şöyle buyurmuş: “Ben Kanunu yıkmağa değil, sayesinde imha edilmeğe geldim.” Şeytana göre, ancak bu şekilde Kanun gerçekten ve tamamen “nail olabilir.” Yani, 'aşk’ değil de ancak ’ceza’ işbu Kanunu doyurabilir: Mevla dahil, Kanun her şeyi yiyip bitirmelidir. İşte böyledir ceza ilâhiyatı, işte böyledir nefret ve intikam. Bu inanç kaidesiyle yaşamak isteyen, cezalandırmalardan derin zevk duyar. Fakat, en doğrusu, cezadan kendi paçasını kurtarmak için Kanun ve Vekili ile siyasi “top oynamaktan” hiç çekinmez. Zira, ona göre, önemli olan ondan başkalarının çile çekmekten mahrum kalmamasıdır: Aklını fikrini bugünün ve geleceğin ceza işlemleriyle meşgul etmeli; 'Kanun' nezdinde muzaffer olmalı; merhamet edilmemelidir.
Cehennem ilâhiyatının en yüksek nişantaşı budur - zira cehennemde, merhamet hariç, her şey mevcuttur. Bundan dolayı, cehennemde Mevla’nın Kendisi bulunmaz. Merhamet O’nun var olduğunun belirtisidir.
ne ayıldım
ne ayılabilirim
ne ayılmak isterim
başım ağır
dizlerim parçalanmış
Bu şiir ile ilgili 0 tane yorum bulunmakta