Eli belinde
Ve dudağında karanfili
Perçemi kıvrılmış
Alnında kara bir leke gibi
Küçüğüm
yazılmayı bekleyen al atlar kadar sarhoş
Nesneler adınla başlayan kutsal kitap tapınaklarımda
İşte sonbahar senin mevsimlerinde kuru bir dal savrulduğum
Oysa şimdi anladım bütün yolların Roma’ya neden çıktığını
Anladım
Bin yıl gezdim toprağına yol oldum
İnsana can evi kurmaya geldim
Başak için toprağına döl oldum
Işığın izini sürmeye geldim
Ne kıyımlar gördüm yandım kül oldum
İNATLA
İnce yol ağzında gergin bekleyişler
Yorgun düşecek toz kadar hesapçı ve usta
Şimdi alnından öpecek toprağı bu eski yaprak
Eylül iyi gelir oysa kabuklanan yaraya
Sonrası olmayan günler düşünürüz belki birlikte
İSTEM
Çocuklar gül ile çiçeğe dursun
Bir yanımda kan var bir yanım gülsün
Bu zulüm bu toprakta var olacaksa
Börtü böcek yüzünü güneşe dönsün
BİR YAĞMUR YAĞAR BELKİ
Küçük suların tarihle yüzleşmesi midir aşk dönüşü yolculuklara yazılan yalan
Yok değil
Yalın yaralarım oldu tuz ile özdeş
Kim bilebilir ki açık kapının sırrı gül karası çarşaflar gibi kör
Ellerim nerde anne
Duymuyor sesini kulaklarım
Bulutlar neden bize küskün
Bırakıyor üstümüze nötron göz yaşlarını
Bu adamlar da kim
Bahçemizde kim var
Berkin'e
Gündoğumunu bekler kapında dilenen ölüm
Mührü çözülmüş sokağın içinde büyür bahar
Her yer barut
Her yer ekmek buğusu
Sen bekle sıranı ölümüm geldi anne
Açlık
Siyah beyaz yol kenarıdır kuşkunun
Kalabalığın kaçamağı içinde gizli suçun an
Utangaç ve kırılgandır sarhoş denizin çıplaklığı
İnancı sahte bakışta işlemesinde yastıkların
Tanrım bu değil içimde taşıdığım yaşam




Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!