Konunun kahramanı Çetinin hikayesi
Bulgaristan sınırına yakın bir köyde başlar
Çetin ağabeyi tekin İstanbul bayram paşada bir boya fabrikasında çalışmaktadırlar Çetin fabrikada bekçilik yapar ağabeyi tekin ise imalathanesinde çalışmaktadır yıllık izne ayrıldıklarında ailesiyle köylerine gider tarla bağ bahçe işlerinde anne babasına yardım etmek maksadıyla köyde genelde patates ay çekirdeği şeker pancarı soğan gibi çeşitli ürünler yetiştirir ve satarlar köylü geçimini böyle sağlar çalıştıkları fabrikada
Çetinin ağabeyi tekinin usta başıyla arası hiç iyi değildir
ustabaşı ona sürekli ters davranmaktadır ve ustanın gözü sürekli tekinin üzerinde devamlı takibindedir
tekin bu durumdan çok rahatsızdır günlerden bir gün iş iyice çığırından çıkmış tekinle usta birbirine girmiş tekmeler yumruklar iş çığırından çıkmış tam bir kavgaya dönüşmüş tekin adamı kucakladığı gibi kaldırıp boya kazanının içine atmış işçiler yetişip adamı boya kazanından çıkarmasalar usta başı ölebilirdi bu sebepten dolayı ağabeyini işten çıkarırlar durum böyle
olunca tekin ağabey ailesini/de yanına alarak köyüne geri döner orada babasıyla birlikte çiftçilik yapmaya devam eder aradan altı ay geçmiştir çetin on beş günlük senelik izine ayrılarak ailesiyle birlikte köylerine giderler mevsim yaz olduğundan ve insanlar bağ bahçe
tarla işleriyle uğraştığı için gündüzleri yaşlılar haricinde neredeyse köyde konuşacak kimse pek olmaz Çetin annesinin yetiştirdiği sebze meyve bahçesinin içinden
köy kahvesine doğru yol alırken köprünün üstünde etrafı dikkatlice seyreden bir ihtiyar adam görür sonra iyice yaklaştığında ihtiyar amcanın köyden birinin olmadığını anlar yanına yaklaşarak adamla selamlaşır amca sen bu köyden biri değilsin hayırdır ne ararsın
buralarda diye sorar ihtiyar gülümseyerek iyide evlat köydeki tüm gençler çalışıyor ama sen ne için aylak aylak gezersin buralarda diye karşılık verir Çetin amca ben İstanbul'da yaşıyorum burada yıllık tatil iznimi
kullanıyorum ailemle birlikte geldim der ve ihtiyarı gözleriyle süzer çetin içinden bu ihtiyarda gizemli bir şeyler var sanki ama hadi hayırlısı der kendi kendine
çetin ihtiyarın kim olduğunu buraya ne için geldiğini anlamak için daha çok samimiyet kurup tanımak maksadıyla bak amca eliyle işaret ederek aha şurada gördüğün bahçe bizim hadi seninle oraya gidelim biraz sohbet ederiz hemde oturur biraz daha dinlenirsin
sana bir şeyler ikram ederim olmaz'mı der ihtiyar biraz düşündükten sonra peki evlat çok memnun olurum diyerek daveti kabul eder yolda yürürken ihtiyar hey gidi günler hey bir zamanlar buralar bizim yurdumuzdu
ben bu köyde doğdum çocukluğumu hayal mayal hatırlıyorum der Çetin inanılmaz bir şey bu gerçekten amca buradamı doğdun hayret içindeyim diye karşılık verir ihtiyar aha şu karşıdaki gördüğün evde yaşardık diye Osman ağanın evini işaret parmağıyla gösteriyordu bir yandan ihtiyar duygulanmış gözünden yaşlar süzülüyordu Çetin ihtiyarın omuzuna elini attı sarılır gibi teskin etmeye çalıştı zavallı adam hıçkıra hıçkıra daha çok ağlıyordu Çetin ihtiyarın acıklı sözlerinden ve keder dolu bu halinden çok etkilenmişti ve ihtiyarın halleri hem merak hem heyecan uyandırıyordu bir zamanlar bizim evimizdi dediği ev
Osman ağanın eviydi Çetin ihtiyarın kolundan tutarak bahçenin içindeki küçük kulübenin önündeki sedire oturttu kulübenin içinden yastıkta çıkardı amca dinlen vaktimiz çok nasıl olsa konuşur dertleşir muhabbet ederiz ama şimdi senin karnında acıkmıştır yoldan geldin Yorgunsundur yemek yiyelim olur'mu der ihtiyar peki madem yiyelim evlat der Çetin bahçeden domates salatalık yeşil soğan biber kopardı ve yıkadıktan sonra ihtiyarın yanına bıraktı içeriden birde bıçak getirdi amca
sen bunları soy doğra ben bir koşu eve gidip ekmek bir şeyler daha alıp getireyim yada istersen buyur bizim eve gidelim der ihtiyar gülümseyerek otur otur evlat sağ olasın bende etmekte var tuzda diyerek yanında taşıdığı çantasını açmaya çalışır çetin büyük sözü dinlerim ben amca der gülerek ve ihtiyarın kaşısına
yeniden oturur fasulye sırıklarının arasında kendilerini kimsenin göremeyeceği sakin bir ortamın içinde olmalarının verdiği rahatlıkla vede mutlu neşeli bir şekilde yiyeceklerini paylaşırlar
yemekten sonra ihtiyar bak evlat nereden nereye yıllar sonra yeniden buralara gelmek ekmeğini yiyip
suyunu içmek varmış yine nasibimizde der
Çetin peki amca sözlerin bende çok merak uyandırdı
anlatmak istersen dinlerim sizi ihtiyar bak evlat anlatmak bir isterim elbet güvenebilirsem ben zaten onun için geldim buraya şu an onun için buradayım
ama nasıl güveneceğim insanlara bilemiyorum derken
ihtiyar çetine güven konusunda manidar bir bakış attı
endişeli hali ve bakışlarıyla belli ediyordu çetin bunu anladı amca belli'ki zamanında çok zor günler acılar yaşamışsınız sen anlat ben dinlerim seni güven bana amca benim kimseye yanlışım olmaz elimden bir şey gelirse sizden yardım etmeyi esirgemem yaparım bunu dedikten sonra ihtiyar derin bir iç çeker peki o halde anlatayım ama lütfen başkalarına anlatma aramızda
kalsın söz ver bana söz veriyorum amca kimseye söylemem diye söz verdikten sonra ihtiyar başlar konuşmaya ben o zaman küçük bir çocuktum Balkan harbi çıktığı zaman acımasız savaştan korkmuş ailem buralardan göç eylemiş kaçmış bulgaristan'a sonrada geriye dönememişiz der bir daha iç geçirdikten sonra
ihtiyarın çok önemli bir şey için köye geldiği
anlaşılmıştı evet önemli bir şey için buradaydı ihtiyar
Osman ağanın evini gösteriyordu
Çetin'in alnından terler
boncuk boncuk atmaktadır heyecandan
tamam amca der titrek bir sesle
çetin ihtiyarın çok önemli bir şey için
köye geldiğini anlamıştı artık hele
Osman ağanın evinin bir zamanlar
ihtiyarın evleri olduğunu düşündükçe
heyecanı katlanarak yükseliyordu ve
kalbinin gümbürtüsünü duyacak kadar atıyordu
ve çetin söyle artık amca diyordu ve adam başladı
anlatmaya bak çetin aradığım eskiden bizim olan evde/dir
Rahmetli babam tarafından saklanmış altınlarımız var
o evin içinde yeri öyle çok zor bir yerde değil ama
kimsenin aklına gelmeyecek bir
yerde Çetin neredeyse söyle artık be amca
kalbim çarpıyor heyecandan diye mırıldanır
bunu duyan ihtiyar gülerek haklısın evlat
bende senden farklı değilim bu şaka değil
gerçek az bir şey değil pek çok altın var
oradaki bir Küpün içinde
Kayıt Tarihi : 26.6.2017 15:21:00
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
![Şeref Köşker](https://www.antoloji.com/i/siir/2017/06/26/cetinin-hazine-hikayesi.jpg)
TÜM YORUMLAR (1)