bıktım
hayal kurmaktan
olmazlara sevdalanmaktan
öğrenmekten
okumaktan
yazmaktan
denge oyunu oynanan
iki tarafın da korktuğu bir oyun
halkla halk düşmanları arasında oynanan
varsıllarla yoksulların oyunu bu
yoksulların yanlış safta oynadığı bir oyun
yoksa dengede olur muydu bu oyun
yüksekten bakıyoruz sürüye
kalabalıklar ve küçücükler
bulanık suda sülük alayı
alçaktan bakıyor bize sürü
mecburen başını kaldırarak
bir yıldız kadar yalnızız
beni seversen deli bir rüzgar çıkar
dinmez içimde fırtınalar
boşalır bulutlarım,kabarır denizim
kaybolurum,boğulurum,ölürüm
sen beni seversen eğer
rüzgar çıkar
sen gelsen
çocukluğumda ki bilyelerim gibi,cebime koysam seni
ellerim cebimde,sen elimin içinde
öyle sıcacık dursan
hiç çıkarmasam....
kabulümüzdü sonbahara misafir olmak
yemyeşil yapraklarımızı dökmek zamansız
kışı beklemek ayazda yapayalnız
kabulümüzdü yar sevmemek
dayanamadık ihanete
sesiz sessiz ağlarken onlar için
korkuyu fetetmek istemiştik
buydu amacımız
korku biz olduk
insan korkulan oldu
bu sana son bakışım ey insan
yakıyorum gemileri
namussuz kalabalıklar
diye başlıyordum dizelerime
yeşilimsi,kanatları sanki tülden
bir kelebekimsi kondu sayfama
ışığın altındayız
o
koskoca bir çadır bu şehir
her yerde renkli lambalar ama içi karanlık
rüzgarlarını kesmişler,yağmurları renksiz,gecesinde ay yok
insanı soluk,mutsuz ve vahşi
mescidine girer
diz kırardın ey felek
yatar önünde ağlardım
denizleri kabartırdı yaşlarım
çocuklar ağlamasa
kul ağzında sözlerin,alev olup yakmasa



-
Başak Öztürk
Tüm YorumlarYüreğini düşüncelerini İnsanlığa adamış yaşadığı zaman dilimine duyarlı.. nadir bir kişilik...
Arkadaşımı yürekten kutluyor...başarılarının devamını diliyorum...