Peki beni daha ne kadar öldüreceksin diye sordu cesedim. Ben bilmem dedim, yaşayanlara sor. Soruşturması yarım kaldı, suç üstü yakalanmış bir bıçak sırtımda.
Oysa elimde papatyalar açıyordu, taç yapacaktım ben onları. Düdük çaldı, taç oldu. Kullanmaya mecalim yok hiç bir sürümü bozuk kullanım klavuzunu.
Yaşarken ödümüz patlıyor ölmekten, ölüyoruz dedim. Daha dedi peki dedi ne kadar dedi ölürüz ki dedi. Bilmiyoruz dedim. Ama gitmeyiliz dedim. Cesedimi ciğnemen lazım dedi. Cesedimi ciğnedim. Fakat yalnızca ayaklarıma bulaşan, bulaşıcı bir hastalığın ilgiye muhtaçlığıymış. Güldüm. Geçemedim.
Beklentilerimizi beklemekten, beklenmedik bir şekilde can veriyoruz dedim. Belki ölümü beklemeliyiz böylece beklediğimize değer dedi. Gülümsedim ölüme, ölümüne. Peki dedim daha dedim ne kadar, daha ne kadar dedim, ölebiliriz ki? Yaşananlara sor dedi, geçmiş her zaman canlıdır.
Çünkü onun gözleri de en az seninki kadar yeşil.
Hala, gülümseyen bir lale gibi
bana sürgününü gönderiyorsun
dört yanı çevrili bir kale gibi
Bu şiir ile ilgili 0 tane yorum bulunmakta