Koynuna ateş, gözlerine sevda al!
Açacaksın akıbet penceresini.
Uyumaya çekil, rüyanda zümrüt dal.
Ölümle, zindanla, korkuyla savaş!
Sonsuzdurlar bağlar, umarsız alışmalı.
Yenilmemelisin beşikteyken bile.
Beyazdan daha beyaz düşünmeli insan.
Unutma sevdayı, şarkıyı, çocuğu.
Yanmaya doyamaz dünya çocuklarını,
Onlarca kez ölüp dirilmiş kuşlar,
Izdırabın tahtında, tüyleri tarar.
Kuşkusuz senden şanlı ölümler bekler.
Yıldızlar sevgilidir, deniz aşıktır
Dağın neyini sevmez, kara toprağın neyini?
Güzellik, cesaret bulanların kapısını çalar
Zalimce bağlayıp dağlara, işkenceye
Yanı başında özgür bir kuş ötüşür.
Sürgünden önceki son sabah
Bitkin yüreğimizle ördük duvarları
Yoldaşlarla
Taşıdık suları, odunları
Ve akşam geldi, güneş batıya
Beni sürgün ettiler toprağımdan
Öyle bir sürgün ki bu
Taşı toprağından
On yıl sürecek
Dört mevsim
Tütün, pamuk, arpa, buğday
Ekmeden toprağımıza
Güneş batıya
Ve gözümüz toprağımızda
Kaldı...
Kayıt Tarihi : 4.11.2023 23:41:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Oldukça kıymetli bir eserdi, ruhunuza sağlık sevgili kardeşim.
TÜM YORUMLAR (1)