Yeni aldığım dairenin yan tarafında
Nöbet gelince akan arkın hemen yanında
Bir sakızlık çalısı vardı
Çukurovada menengiç diyorlar
Bütün Akdeniz sahili boyunca var
Yani antep fıstığının aşılanmamış yabanisi
Senenin hangi zamanı tam olarak bilmiyorum
Antep Ovasında fıstıkları
Fidanların dikilme tertibine göre
Ateşler yanıyor sanırsın
İşte bu yerden yükselen alevler aslında sakızlıktır
Eğer rahat bırakırisen ağaçları tabiatta
Zamana meydan okuyan bir dev olur
Güneşten aldığı ışıkla
Yapraklar alev alev olur
Sadete geleyim;
İşte bu sakızlık çalısını sen gel traktör ile sür
İmi timi kalmasın...
Ulan Ahmet Emmi bir tutam gasıl için
Nazarımdan çıralar gibi yanan sakızlığı çaldın
Şimdi Çukurovanın Gavur Dağı ile buluştuğu uçlarda
Eski manzara böyle kayboldu
Ne Kaplan Deresinde kaplan ne Hartlaplıkta hartlap var
Boyanmış gibi kahverengiyle kırmızı arası bu ağaç
Yamaçlarda tükendi
Gavurdağının İskenderun Körfesi önlerinden
Dağ önlerine gitti
Bütün çalılar seğirtti
Cercis Aleyhisselamın bilmem kaçıncı defa katlinden sonra
Helak olup yeniden yeşeren
Kadîm bir yaban hayatı donanan Leçelik ve Vıkırda
Turunçgil, buğday, tem yolu, organize sanayi aşkına bitti
Şimdi araki bulasın
Yanık değirmene su içmeye gelen hayvan ve kuşları
Süslü bir mücevher kutusu gibi
Gözlerimizin gördüğü inişleri yokuşları
(2009)
Gülhan ÖzkaraKayıt Tarihi : 23.6.2009 00:57:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!