bir bardak kırık leblebi
yanık kokulu
iki üç tane keçiboynuzu
unlu kırmızı iğde
çocukluğumuzun yiyeceği
tatlımı tatlı
çerçinin geldiği gün bayramdı sanki
elinde zincire bağlı terazi
ortasından tutardı küçük elleriyle
bizim köye gelen çerçici hamdi amca
bir atı
iki taraflı çuval heybesi
bütün sermayesi ötesi berisi
kırık leblebi keçiboynuzu
horozlu kırmızı şekeri
para lazım değildi
şimdiki gibi
kağıttan dünyalara rağbet yoktu...eskiden
-takas ederdik çerçiden-
naylon eskisi
yün çorap parçası
kümesten arakladığımız
çil tavuğun yumurtası
yalvar yakar
ebeye dedeye
koparabilirsen bir mucur
karakaçanın arpası
ve
köz gibi buğday...hediklik
ya da kavurgalık denilen geçmiş zaman eğlencesi
verilmez ya
mecbur kalırsak son çare
kıl çuvaldan
gönülsüzce çıkarılan
bir çinik güzelim üveyik buğday
şimdi hangi çocuk bilir bunu
musluktan akan çikolata varken
acaba bizim aldığımız tadı alırmı
tüm yeyip içtiklerinden
(günbatımı düşleri...sy.58-59)
Arap KurtKayıt Tarihi : 18.12.2006 06:11:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
hoş şimdi herkes şehirli ama.........belki kalmıştır benim gibi bir iki köylü daha..
Çok hoş olmuş. Güzel Şiiri okurken damağımda yine o tad oluştu.Çok çok sağolun.
Selam ve sevgilerimle birlikte 6. tam puanı gönderiyorum.
Bu lezzeti milyarlar tattıramazdı. Hakkınızı helal edin.
TÜM YORUMLAR (15)